Buğday Tarımı

image01.jpg

Bilimsel Sınıflandırma:

Alem: Plantae
Bölüm: Magnoliophyta
Sınıf: Liliopsida
Takım: Poales
Familya: Poaceae
Alt familya:Pooideae
Oymak: Triticeae
Cins: Triticum L.

 

 

 

1. TANIMI VE ÖNEMİ

Buğday, tek yıllık bir bitki olup, her türlü iklim ve toprak koşullarında yetişebilecek çok sayıda çok sayıda çeşitlere sahip olması nedeniyle, dünyanın hemen her tarafında yetiştirilmektedir. Buğday gerek dünyada; gerekse ülkemizde en fazla üretilen tarım ürünüdür.

Dünyada besinlerden sağlanan kalorinin %20'si buğdaya aittir. Gluteninin elastikiyeti nedeniyle ekmek yapımına uygun rakipsiz bir bitkidir. Tarımının kolay ve tamamen makineye dayalı oluşu, yetiştiricileri buğday tarımına yöneltmektedir. Telafi yeteneğinin çok yüksek olması, yetiştirici hatalarını ve olumsuz koşulları belli oranda telafi edebilmesi, kültür bitkileri içerisinde buğdaya farklı bir yer kazandırmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı buğday geçmişte ve günümüzde olduğu gibi, gelecekte de stratejik bir bitki olma özelliğini sürdürecektir

 

1.1 Dünyada ve Türkiye'de Buğday Üretimi

Kültür bitkileri içerisinde dünyada en fazla ekilen buğdayın dünya ekim alanı yaklaşık 220 milyon ha, üretimi 565 milyon ton, verimi ise 2562 kg/ha kadardır. Dünya buğday üretimi bakımından ilk dört sırayı Çin, B.D.T (Bağımsız Devletler Topluluğu), A.B.D ve Hindistan almaktadır. Yıllık 563.6 milyon ton olan dünya üretiminin yaklaşık 260,3 milyon tonu, yani dünya üretiminin yarıya yakını bu dört ülke tarafından gerçekleştirilmektedir.

 


Çizelge 1: Başlıca ülkelerin buğday ekiliş, üretim ve verim değerleri (1.Uluslararası Buğday Sempozyumu Meksika-1997)

Ülkeler

Ekiliş (Mil. ha)

Üretim (Mil. ton)

Verim (kg/da)

Çin

29.359

102.636

 

350

A.B.D.

25.020

62.628

250

Hindistan

24.961

59.782

240

Rusya

23.588

35.264

150

Fransa

4.612

30.226

 

655

Kanada

11.489

25.261

220

Türkiye

9.772

18.848

193

Ukrayna

5.244

17.320

330

Almanya

2.472

16.688

675

Pakistan

8.168

16.124

197

Avustralya

8.745

14.001

160

Dünya

220.0

563.6

256.2

 

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de buğday tarım alanlarının vazgeçilmez bitkisidir. Ülkemiz tarla arazisi yaklaşık 23.9 milyon hektardır. Bunun toplam 13.9 milyon ha'ı tahıl ekim alanıdır. Tahıl ekim alanının yaklaşık 9.6 milyon ha'nı buğday kaplamaktadır. Nadasa bırakılan buğday alanlarıyla birlikte bu alan 14.6 milyon ha'a yükselmektedir. Yani ekilen alanların % 51'i toplam tarla arazisinin ise % 61'i buğday tarımına ayrılmıştır.

Yine toplam 29 milyon tonluk tahıl üretimimizin yaklaşık 20 milyon tonu, yani %66.4'ü buğdaya aittir.  Dünya üretiminde 7 sıradayız.

Çizelge 2:  Ülkemiz tarımsal bölgelere göre buğday ekiliş, üretim ve verimleri (Akkaya  A..Kahramanmaraş-1994)

Bölgeler

Ekiliş (1000 ha)

Üretim   (1000 ton)

Verim (kg/da)

Ekimdeki payı (%)

Üretimdeki payı (%)

Ortakuzey

2143

3494

166

22.3

18.1

Ortagüney

1903

3569

195

19.8

18.5

Marmara

816

2634

324

8.5

13.7

Akdeniz

1042

3187

306

10.9

16.5

Ege

740

1802

256

7.7

9.3

Güneydoğu

1137

1734

154

11.9

9.0

Ortadoğu

906

1574

176

9.4

8.2

Karadeniz

432

720

167

4.5

3.7

Kuzeydoğu

480

587

124

5.0

3.0

Top. (Türkiye)

9599

19301

207

100

100

Ülkemizde en fazla buğday ekim ve üretimi Orta Anadolu Bölgesi'nde (Ortakuzey + Ortagüney) yapılmaktadır. Toplam buğday ekim alanlarımızın %42.1'i, üretimimizin ise %36.6'sı bu bölgeye aittir.

Kaynak : DİE, 1996, 1997, 1998

2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ

2.1 İklim İsteği

Buğday genellikle ılık ve serin iklim şartlarında yetişir. Buğday, gelişmenin ilk devrelerinde (çimlenme, kardeşlenme) yüksek sıcaklıktan hoşlanmaz. Sıcaklık 5-10 ºC; nisbi nem %60'ın üstünde olursa bitki normal gelişmesine devam eder. Vegatatif gelişenin ileri devresinde (sapa kalkma) fazla sıcaklık istemez.10-15 ºC'lık sıcaklık, %66 nisbi nem ve az ışık, iyi bir gelişme için uygundur. Buğday yıllık yağışı 350-1150 mm olan iklim bölgelerinde yetişebilmektedir. Kaliteli ve bol ürün yıllık yağışı 500-600 mm olan yerlerde veya toprakta bu nemi sağlayacak sulamalarda alınabilmektedir.

2.2 Toprak İsteği

Buğday derin, killi, tınlı-killi olan ve yeterli organik maddesi olan fosfor ve kireci bulunan, kumlu tınlı topraklar en iyi buğday topraklarıdır. Toprakta organik madde arttıkça, buğdayın verimi de artar. Besin maddesi yönünden fakir topraklarda kaplıca çeşitleri, orta şartlarda ekmeklik çeşitleri, en iyi şartlarda da makarnalık çeşitleri ekmek daha uygundur.

3.YETİŞTİRME TEKNİĞİ

3.1 Ekim Nöbeti

Bölgemizde(Gap) kuru ve sulu koşullarda buğday çeşitli kültür bitkileri ile münavebeye girmektedir.

Kuru koşullarda

bgd1.jpg

 

Sulu koşullarda

 

(İkinci ürün: Yerfıstığı, Mısır, Susam, Ayçiçeği vs.)

3.2 Buğday Çeşit

Buğday türleri genellikle kaplıca gurubu, makarnalık buğdaylar gurubu, ekmeklik buğdaylar gurubu olmak üzere 3 guruba ayrılır. Kaplıca gurubu altında yetiştirilen buğdaylar daha çok hayvan yemi, kısmen de bulgur olarak kullanılır. Araştırma sonuçlarına göre ekimi önerilen çeşitler:

Sulu koşullarda ekmeklik çeşitlerden Marmara-86, Shom-IV, Kop, Seri 82, Shom II ve Orso; makarnalık çeşitlerden Shom I, Gediz-75, Korifla, Fırat 93, Omrabia, Dicle-74, Balcalı-85 ve Diyarbakır-81 önerilmektedir.

Kuru koşullarda ekmeklik çeşitlerden Marmara-86, Shom-IV, Gönen, Çukurova-86, Kop; makarnalık çeşitlerden Diyarbakır-81, Gediz-75, Dicle-74, Shom-I, Korifla, Balcalı-85 önerilmektedir.

depo.jpg

 

3.2.1: Tohumluk
Buğday tarımında bol ve kaliteli ürün alabilmek için yetiştirilecek çeşit ve ekilecek tohumun kalitesinin önemi çok büyüktür. Vasıflı bir tohumluk:
· Bölge şartlarına uyan, önceden ekileceği bölgede denenmiş, verim potansiyeli bilinen ve kaliteli bir çeşit olmalıdır,
· Sertifikalı olmalıdır,
· Taneleri dolgun ve olgun olmalıdır,
· Sürme hızı ve gücü yüksek olmalıdır,
· Başka bitki tohumlarından temizlenmiş, karışıksız olmalıdır,
· Hastalık (sürme ve rastık gibi) ve zararlılara (Zabrus sp. gibi) karşı tohumluklar usulüne uygun bir şekilde ilaçlanmalıdır.

 

image02.jpg

 

 


3.2.2 Birim Alana Atılacak Tohumluk
Dekara atılacak tohumluk miktarının belirlenmesinde ekilmek istenen çeşidin kardeşlenme kapasitesi, bin tane ağırlığı, tohumun saflığı önemlidir. Dekara atılacak tohumluk miktarı çeşitten çeşide tohum iriliğine göre de değişmektedir. Yapılan araştırmalar, Trakya ve Marmara bölgesinde birim alandan en yüksek tane verimi alabilmek için dekara 16-18 kg tohumluğun yeterli olacağını göstermiştir. Özellikle dekara 20 kg’ ın üzerinde tohumluk kullanımı kurak yıllarda bitki başaklarının zayıf kalmasına, yağışlı yıllarda ise kök hastalıklarının gelişmesi sonucu yatmaya neden olmaktadır. Bu nedenle dekara 18 kg’ ın üzerinde tohumluk kullanmaktan, hem daha iyi bir ürün elde etmek ve hem de tohumluk tasarrufu yapmak için kaçınılmalıdır.

3.3 Toprak Hazırlığı

3.3.1 Kuru koşullarda

Bölgemizde kuru koşullarda buğday-nadas veya buğday-mercimek ekim nöbeti uygulanmaktadır. Bu nedenle buğday-nadas sisteminde, buğday hasadını müteakip hiçbir toprak işlemesi yapılmadan, ekim sahası kışı geçirdikten sonra, erken ilkbaharda mart ayının ikinci yarısından itibaren toprak uygun tava geldiğinde soklu pullukla sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanır. Buğday-Mercimek hasatından sonra toprak gölge tavında iken derim sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanmış olur.

3.3.2 Sulu Koşullarda

Sulanan sahalarda buğday genellikle çapa bitkileri ile münavebeye girmektedir. Bu nedenle sonbaharda ön bitki hasatından sonra, bitki kalıntıları temizlenmeli veya uygun alet ekipmanla parçalanmalı, bundan sonra döner kulaklı pullukla derin sürüm yapılıp, toprağa karıştırılmalıdır.

bgd8.jpg

Daha sonra diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin toprağa karıştırılmalıdır. Daha sonra diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin kırılması sağlanır. Kesekler kırıldıktan sonra flot çekilerek, tohum yatağı hazırlanır.

3.4 Ekim

Buğday ekimi bölgemizde genellikle 15 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında yapılmaktadır. Ekimde geç kalınmamalıdır. Aksi halde kışlık buğdaydan da, yazlık buğday gibi düşük verim elde edilmektedir. Onun için günlük ortalama ısının 5-8 ºC etrafında seyrettiği devrede buğday ekimi yapılmalıdır. Kışlık buğdayların 5-8 cm derinlikte ekilmesi verimin artmasında önemli etkendir. Ekime hazır vaziyetine getirilen tohum yatağına kuru koşullarda 15-17 kg/da, sulu koşullarda ise 13-15 kg/da üzerinden mibzerle ekim yapılmalıdır. Ekimden önce tohum mutlaka civalı ilaçlarla ilaçlanmalıdır.

 

bugday2.jpg

 

 

3.5 Gübreleme

Buğdayda dengeli bir gübreleme yapmak için gübre mutlaka toprak tahlilleri neticesine göre atılmalıdır. Araştırmalar sonucunda; Bölgemizde buğdaya kuru koşullarda 6-8 kg/da N, 9 kg/da P2O5, sulu koşullarda ise 16 kg/da N, 13 kg/da P2O5 karşılığı azotlu ve fosforlu gübre verilmesi önerilmiştir. Azotlu gübrenin ilk yarısı ve fosforlu gübrenin tamamı ekimde, azotun ikinci yarısı ise kardeşlenme başlangıcında uygulanmalıdır. Azotlu gübre toprak yüzeyine, fosforlu gübre mibzerle banda verilmelidir.

3.5.1 Buğday Tarımında Kuruda veSuluda Kullanılacak Gübre Dozları:

Doğru bir gübreleme yapılması için üreticilerin topraklarını analiz yaptırması şarttır. Genel bir bilgi vermek için buğday tarımında yeterli ve dengeli bir gübreleme için kuru ve sulu şartlarda uygulanabilecek gübre form ve dozlarının çeşitli seçenekleri aşağıda çizelge 1’ de belirtilmiştir. Fosforlu gübrelerin ekimden önce toprağa verilmesi, bitkiler tarafından ileri ki gelişme dönemlerinde kolay ve yeterli alınmasını sağlar. Azotlu gübrelerin buğday üretiminde ideal uygulanması üçe bölünerek yapılır. Birinci uygulamada üçte biri ekimden önce veya ekimle birlikte Amonyum sülfat (%21) formunda veya 18-46-0 ile 20-20-0 kompoze gübrelerinden birini kullanarak dekara 25 kg, ikinci uygulamada diğer üçte biri Mart ayı başında üre formunda 10 kg/da , son üçte birlik kısımda Mart ayı sonu veya Nisan ayı başında Amonyum nitrat (%26) formunda olmak üzere 15 kg/da hesabıyla tarlaya verilmesi uygundur.

Çizelge 1. Buğday üretiminde kuru ve sulu şartlarda toprağa uygulanabilecek gübre form ve dozlarından bazı seçenekler.

 

Uygulanabilecek Gübre Miktarları (kg/da)
Gübre Formu Uygulama Zamanı Kuruda Suluda
1 Amonyum sülfat Ekim'de 20-25 25-30
2 18-46-0 Ekim'de 20-25 25-30
3 Uygulamada üre Şubat sonu Mart başı 8-10 10-12
4 Uygulamada Amonyum Nitrat Mart sonu Nisan başı 14-15 15-20

3.5.2 Buğday Tarımında Kullanabileceğimiz Gübre Çeşitleri:
Azotlu Gübreler:
Azotlu gübreler, Amonyum sülfat (%21 N), Üre (%46 N) ve Amonyum Nitrat (%26 N)’ tır. Bu gübrelerin tümü bitkinin ihtiyacı olan azotu sağlamalarına karşın özellikleri gereği toprak asitliğini nötürleştirmek için tuzlu veya alkali topraklarda Amonyum sülfat ekim öncesi veya ekimde tercih edilmeli, diğer nötr veya asit toprak karekterlerinde üre kullanılabilir. Amonyum nitrat gübresi İlkbaharda (çimene) uygulanabilir. Azotlu gübreler topraktan değişik yollarla kayba uradığından her yıl mutlaka toprağa verilmesi gerekir.
Buğday tarımında, dekardan en yüksek dane verimi alabilmek için Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünün yaptığı araştırmalar sonucunda saf madde olarak 12-14 kg/da arası azot yeterli olmaktadır. Yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçların ekonomik analizi yapılarak gübreye verdiğimiz para ve tarladan aldığımız ürünün geliri olarak değerlendirilmiştir.

Buğday'da Azot Noksanlığı


Fosforlu Gübreler:
Sadece fosfor içermesi yönünden en çok bilinen Triple Süperfosfat (%43 - %46 P2O5)’ tır. Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştırılmalıdır. Fosforlu gübrelerle toprağa verdiğimiz fosforun topraktan kaybı sözkonusu değildir. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz yere fosforlu gübre vermekten ve gereksiz masraftan kaçınılmalıdır. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünde yapılan araştırmalar sonucu buğday tarımında en uygun ekonomik fosforlu gübre dozu 4-7 kg/da (P2O5)’ arasıdır. Buda dekara 12-16 kg/da triple süper fosfat (%43-46) gübresine eşdeğerdir.

fosfor2.jpg

Buğday'da Fosfor Noksanlığı

Potasyumlu Gübreler:

Trakya toprakları potasyum miktarı açısından genelde zengindir. Bu nedenle toprak analizleri sonucu tavsiye edilmedikçe potasyumlu gübre kullanmaya gerek yoktur. Bilgi açısından potaslı gübreye örnek olarak Potasyum sülfatı (%50 K2O) verebiliriz. Bu gübre gerekirse ekim öncesi kullanılır.

potasyum.jpg

Buğday'da Potasyum Noksanlığı


Kompoze Gübreler:
Kompoze gübreler azot, fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından yapılmıştır. Trakya çiftçisi en çok 20:20:0, 18:46:0, 26:13:0 ve 15:15:15 kompoze gübrelerini kullanmaktadır. Burada birinci rakam azot, ikinci rakam fosfor, üçüncü rakam ise potasyum miktarını göstermektedir. Özellikle buğday tarımında toprağımızın fosfora ihtiyacı varsa 18-46:0 gübresi ekim öncesi veya ekimle birlikte dekara 25 kg hesabıyla kullanılabilir. Burada şunu belirtmekte yarar var, her yıl kompoze gübrelerin bazı çiftçiler tarafından sürekli kullanılması sonucu Trakya’da tarla topraklarında fosfor fazlalığı söz konusudur. Bu nedenle Toprak analizi sonucunda fosfora ihtiyaç yoksa kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerden uygun olanının kullanılması daha ekonomik ve verimli olur.

Yaprak Gübreleri:
Yaprak gübreleri, son yıllarda ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. Yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin maddesi elementi bulunmaktadır. Eğer tarla toprağında taban suyu, su kusması nedeniyle yüksek ve iklimde serin ise soğuk toprak şartlarına bağlı olarak azot, fosfor, çinko gibi herhangi bir besin maddesinin noksanlığı görülebilir. Söz konusu bu besin maddelerinin buğday kökleri ile alımı stres şartlarında zor olacağından, doğal olarak oluşacak bitki besin maddeleri noksanlığı nedeniyle gelişme geriliği, yaprak renklerinde morarma, kahverengileşme ve sararmalar (klorosiz) görülebilir. Özellikle bu sorunlar Trakya’da serin geçen Mart ayında ortaya çıkabilmektedir. Eğer kök hastalığı değilse bu sorun, büyük ihtimalle mikro besin maddesi noksanlığıdır. İşte bu şekilde besin maddesi noksanlığından emin olunan buğday tarlalarına, serbest piyasadan Bakanlık kullanım iznine sahip ihtiyaç duyulan besin maddesi noksanlığını karşılayacak yaprak gübreleri temin edilerek, kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülvarizatörle verilmelidir. Bazı yaprak gübreleri, sulama suyuna kullanma talimatına uygun olarak karıştırılıp verilebilir.

Yaprak gübrelerini tek başına, buğday tarımında ekim öncesi ve çimene kullanılan mineral gübrelere alternatif olarak kullanmak dekardan istenen verim artışını sağlamayabilir. Unutulmamalıdır ki bitkinin esas besin maddesi, su alma ve toprakta dik durmasını sağlayan kökleridir. Dolayısıyla bitki doğal olarak topraktan normal bir şekilde besin maddelerini alabilir. Ancak toprakta bitki besin maddesi yoksa, iklim ve toprak şartları nedeniyle bitki besin maddesi alınamıyorsa fotosentez organı olan yapraktan bitkiye zorunlu olarak yaprak gübreleri kanalıyla noksan olan besin maddesi verilebilir. Bu şekilde bilinçli gübreleme çiftçilere önemli oranda ekonomik kazançlar sağlayabilir.

 

image03.jpg

 

 

 

3.6 Sulama

Buğday bitkisinin suya ihtiyaç duyduğu veya en fazla su tükettiği dönemleri sapa kalkma, başaklanma ve süt olum dönemleridir. Sapa kalkma Mart sonu, başaklanma Nisan başı ve süt olumu ise Mayıs başına rastlamaktadır. Buğday öncelikle başaklanma başlangıcı ve süt olumunda olmak üzere iki kez sulanmalıdır. Ancak suyun pahalı ve kıt olduğu yer ve durumlarda, bir defa sulamaya olanak verile biliniyorsa sulama başaklanma başlangıcında yapılmalıdır. Suyun bol olduğu ve kurak geçen mevsimlerde ise sapa kalkma, başaklanma ve süt olumunda olmak üzere 3 defa sulanmalıdır. Eğer buğday ekim mevsiminde çıkış için toprakta yeterli nem yoksa ve mevsim itibariyle kurak geçiyorsa ekimde de sulama yapılmalıdır. Sulamalar toprağın 90 cm derinliği doyuracak şekilde yapılmalıdır. Sulamalara ne zaman su verileceği ise nem kontrol çubukları ile kontrol edilebilir. Basit bir 08-10 luk demir "T" çubuk toprağa bastırılınca 30-40 cm girebiliyorsa sulama yeterlidir. Bu kontrol suyunbulunduğu yerde yapılmalıdır.

Buğdayda Tarımında Sulama Zamanları: 
İlkbaharda yeterince yağış düşmediğinde çiftçilerimiz eğer sulama imkanına sahip iseler;
- Sapa kalkma döneminde bir su ( bu bölgemizde Nisan ayı),
- Süt olum döneminde bir su (bu bölgemizde Mayıs ayının ikinci yarısı) verebilirler. Görüldüğü gibi eğer Nisan ayı kurak geçerse sapa kalkma döneminde bir sulama ve arkasından Mayıs ayında da yeterince yağış düşmez ise süt olum döneminde ikinci bir sulama buğdayda kuru koşullara göre %100’ün üzerinde bir verim artışı sağlayabilir. 

3.6.1 Buğdayda Sulama Yöntemleri:
Buğday bitkisinde yüzey sulamalarından, salma ve uzun tava yöntemlerinden biri ile sulama yapılabileceği gibi sapa kalkma döneminde de yağmurlama sulama yöntemlerinden biri kullanılabilir. 

Salma Sulama:
Bu yöntemde tarla başı kanalından saptırılan su toprak yüzeyinden devamlı akar. Bu yöntemle çok su harcanır, tarım arazisindeki çukur yerler çok su alırken, yüksek noktalara yeterince su çıkmaz.

Uzun Tava Sulama Yöntemi:
Bu yöntemde tarla eğim yönünde uzun şeritlere ayrılır ve bunların araları seddelerle (engellerle) bölünür. Eğimi az ve iyi hazırlanmış tavalarda su derinliği 10-15 cm’i geçmemelidir. Bu yöntem özellikle hububat yanında yonca gibi sık ekilen bitkiler için uygundur.

Yağmurlama Sulama:
yagmurlama.jpg Yağmurlama sulamada, sulama suyu basınç altında belirli aralıklarla yerleştirilmiş yağmurlama başlıklarına iletilerek yapay yağış halinde uygulanır.
Yağmurlama sulamanın yararları:
- Eğimi fazla, düz olmayan ve sığı topraklarda iyi sonuç verir.
- Su kaybı az olur ve ölçülü su verme imkanı sağlar.
- Sulama suyunun kısıtlı olduğu durumlarda, bu sudan iyi istifade edilmesi mümkün olur.
- Tohumları çimlendirmede ve fideleme de başarılı olarak kullanılabilir.

Sulamada Hangi Yöntem Seçilmeli:
Sulama yönteminin seçilmesinde etkili faktörler, su kaynağı, su kalitesi, su maliyeti, toprak özellikleri, topografya, iklim özellikleri, bitki özellikleri ve yatırım gücü önemli rol oynar.


Toprak Özellikleri:
Ağır bünyeli (kil oranı yüksek) topraklar suyu bünyesinde uzun süre tutabildiğinden, bu tip topraklarda yüzey sulama yöntemleri kullanılmalıdır. Toprağın kum içeriği arttıkça yağmurlama sulama yöntemi tercih edilmelidir. Bu tip kumsal topraklarda su kolayca derine sızabildiğinden sulamalar az miktarda, fakat sık aralıklarla yapılmalıdır. Toprağın derinliği az ise, arazi tesviyesi gerektirmeyen yine yağmurlama sistemleri tercih edilmelidir. Ayrıca taban suyu yükseklik problemi olan tarım alanlarında da yağmurlama sistemini tercih etmekte yarar vardır.

Arazi Durumu: 
Arazi çok meyilli ise, ya da dalgalı bir yapı gösteriyorsa, yüzey sulaması erozyona yol açar. Bu durumlarda, tesviye gerektirmeyen yağmurlama sistemler kullanılmalıdır. Özellikle meyilli arazilerde yağmurlama sulama ile erozyona yol açılmış olur.

İklim Özellikleri:
Eğer sulama yapılacak bölgede rüzgar hızı yüksek ve hep aynı yönden esiyorsa, hava sıcaklığı da yüksek ise yağmurlama yerine salma veya tava sulama tercih edilmelidir.

3.7 Hastalıkları, Zararları ve Mücadelesi

3.7.1. Buğday Hastalıkları ve Mücadelesi

Bölgemizde en çok rastlanan buğday hastalıkları; Sürme (kör), pas hastalıkları (sarı pas, kahverengi pas, kara pas), rastık, kök ve boğaz çürüklüğü'dür.

Sürme (kör): Hastalıklı bitkiler sağlamlardan daha kısa boyludur. Daneler yuvarlağa yakın bir şekil alır. Ezilince siyah bir toz kitlesi ile dolu oldukları görülür. Dayanıklı çeşit kullanarak, yazlık ekim yapılarak ve ekim öncesinde tohumlar ilaçlanarak mücadele yapılmaktadır.

 

surme.jpg

 

Sarı Pas (kınacık): Yapraklar üzerinde sarı, dar, uzunca, birbirine paralel noktalı çizgiler halinde sap ve başakta meydana gelirlerse de genellikle yaprak ve kavuzlarda görülür.

Kahverengi Pas: Sarı pastan sonra görülür. Püstülleri kara pasınkinden koyu, kara pasınkinden daha açıktır. Püstüller dairevi yığınlar meydana getirir.

Kara Pas: En geç görülen pas türüdür. Püstüller rastgele dağılmışlardır. Püstüllerin üzerindeki epidermisin yırtılması ile bariz olarak tanınır.

Pas Hastalıklarının Mücadelesi:

  1. Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
  2. Yabancı ot mücadesi yapmak

İlaçlı mücadele

Rastık: Hastalıklı buğday, başak çıkarır çıkarmaz görülür. Hastalığa yakalanmış bitkiler sağlamlardan daha kısa ve zayıf olup, genellikle kardeşlenmezler ve erken olgunlaşırlar.

Buğday Tarlası

 

Buğdayın başakları çiçek zamanı siyah bir toz kitlesi hastalık etmeni fungusun sporlarıdır. Bu sporlar rüzgarın etkisiyle etrafa dağılır ve daha sonra geride sadece başak ekseni kalır.

Mücadesi:

  1. Hastalıksız tohum ekilmeli
  2. Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
  3. Tohum ilaçlaması yapmak

Buğdayda kök ve boğaz çürüklüğü: Daha ziyade buğdaygillere arız olur. Kuru ziraat yapılan bölgelerde kışlık buğdaygillerde daha çok görülür. Alkali topraklarda hastalık daha etkendir. En belirgin başaklanma dönemindedir. Bitki vaktinden erken sararır ve beyazlaşır. Başak dane tutmaz veya daneler cılız kalır. Bazen başak vermeyebilir. Sap, yaprak ve başakta hızlı bir beyazlaşma görülür. Mücadelesi:

3.7.2 Buğday Zararlıları ve Mücadelesi

Süne: Toprak renginde, bazen siyah geniş vücutlu, 11-12 mm uzunlukta 7-8 mm genişlikte emici bir böcektir. Yaprakları ve daneyi emer.Süne

Mücadelesi: Süne mücadelesi prensip itibariyle 1-3 yaşlı genç nimf döneminde ilaçlama suretiyle yapılmalıdır.

 

 

Kimil.jpgKımıl: Süneye benzer, ancak vücudu süneye göre dar ve baş iridir. Vücudun üstü esmer, sarı ve hafif açık beneklerle bezenmiştir. 4 halkalı bir hortumu vardır. Buğdayın yapraklarını ve daneyi emer. Mücadelesi: Kışlamış erginlerde, nimf ve yeni nesil erginlerde olmak üzere iki dönemde ilaçlama mücadesi yapılmaktadır.

 

Ekin Balmumu: Ergini, esmer, kırmızı renkte, kanatları açık kahverengi baş ve thorax esmer veya siyah elytraları kırmızı ortalama 10-15 mm uzunluğunda bir böcektir. Larvaları buğdayın köklerini yiyerek, erginleri ise hububatın süt olum döneminde başaklarda kapçık, kavuz ve daneleri kemirerek zararları olmaktadırlar.

Mücadelesi: Ergin çıkışı başladıktan bir hafta sonra m2 de ortalama 14-15 ergin bulunan tarlalarda başlanmalı ve zarar sona erinceye kadar devam edilmelidir. İlaçlı mücadele günün serin saatinde erginler uçuşa başlamadan önce yapılmalıdır.

Ekin GüvesiEkin Güvesi: Ergin küçük bir kelebektir. Zarara sebep olan larvalar koyu sarı renkli olup, boyları 10 mm kadardır. Larvaları yaprağın içine girerek alt ve üst epidermis arasındaki parankim dokusunu yiyerek tahribat yaparak, bitkinin özümleme yapmasına mani olur.

Zarar gören bu kısım dondan zarar görmüş gibi sararır, sonra kurur.

Mücadelesi: Larvalar 6 mm ulaştığı zaman ilaçlı mücadelesi yapılmalıdır.

 

 

 

bgd7.jpg

Ekin Kurdu (Zabrus Sp): Pup olmaya yakın devrede larvaları 30-35 mm boyunda olup, beyazımsı renktedir. Başa yakın üst seğmentleri koyu kestane, göğüs kısmı ve ayakları esmer renklidir. Ayaklar kazıcı yapıdadır. Uç kısımlarında tırnaklar yer alır. Erginlerde baş büyük olup, antenleri içindedir. Renkleri kırmızımsı esmerdir. Zararlının boyu 14-16 mm'dir. Zabrus larvaları hububat yapraklarının uçlarını yuvalarına çekerek, bilahare toprak yüzünde yumak şeklinde bir bakiye teşkil eden yaprak sinirleri kalıncaya kadar yemelerine devam ederler. Bir kökten çıkan yaprakları bitirdikten sonra diğerlerine geçerler.

Mücadelesi:

  1. Kültürel tedbirler (münavebe),
  2. Mihaniki mücadele (Larvaların ilk göründüğü devrede toprağın bastırılması),
  3. Kimyasal mücadele (Tohum ve satıh ilaçlaması) şeklinde olmalıdır.

Yabancı Otlar: Buğdayda yabancı ot mücadelesi önemlidir. Yabancı ot mücadelesi yapılmayan alanlarda veriminde % 30'a varan azalmalar tespit edilmiştir.

Buğday ekili sahalarda görülen önemli yabancı otlar: Yabani hardal, sarı ot, yabani tere, köygöçüren, yabani fiğler, pelemir, ballı baba, yabani gonca, tilki kuyruğu, sütleğen, peygamber çiçeği, yabani yulaf vb.

Mücadelesi: Yabancı otlar 3-5 yapraklı oldukları devrede ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Buğdayda ise kardeşlenme ile sapa kalkma devreleri arası en uygun ilaçlama zamanıdır. Münavebe ise yabancı ot kontrolü için en önemli kültürel tedbiridir.

3.8 Hasat, Harman ve Depolanması

Buğday, biçerdöğer, tırpan ve orakla hasat edilebilir. Hasat zamanının seçiminde dane dökme, hasat edilecek üründe su oranı ve makinaların çalışabilme durumu gözönüne alınmalıdır. Hasat orak ve tırpanla yapılacaksa sarı olum devresi uygundur. Biçerdöğerle yapıldığında biraz daha geç olarak yapılamalıdır. Biçerdöğerle yapılan hasatta dane su oranı %13-15 arasında olmalıdır. Hasat erken yapıldığında saplar henüz nemli olduğundan makinanın çalışması ve danelerin kavuzlardan ayrılması güçleşir. Süt olumunda hasat edilen danalerde 1000 dane ağırlığı düşer ve danelerde çalıklaşma görülür. Geç hasatta ise, özellikle dane dökülmesi fazla olur ve dolayısıyla ürün miktarı düşer. Makarnalık buğdaylar geciktirildiğinde dane parlaklığını kaybeder. Tırpan veya orakla biçilen buğdaylarda harman, harman makinası (batöz) veya dövenle yapılır.hasad2.jpg

hasad.jpg

Buğday tohumunu yabancı ot tohumlarından, taş veya topraktan arındırmak için selektörden geçirilmelidir. Bu işlem esnasında tohumluk olarak ayrılanlarında ilaçlanması sağlanmış olmaktadır.

 

Buğdayın depolanması (saklanması) : Ambar olarak kullanılacak bina rutubet almayan kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Bir ton ürün için en az 1.5 m2 alan hesap edilmelidir. Saklama yerine getirilen buğdayın su oranının %12-14'ün altında bulunması gerekir. Depo için en iyi ısı derecesi +4 ºC dir. Ambara koyulacak buğdayın içerisinde yabancı tohum bulunmaması gerekir, çünkü bunların vereceği yaşlık hububatın kızışmasına neden olur.

silo.gifsilo1.gif

 

 

4. VERİM VE MALİYET

4.1 Verim

Bölgemizde kuru koşullarda buğday verimini etkileyen en önemli faktör, yıllık yağışlar ve bunların buğdayın yetişme süresi içerisindeki dağılışıdır. Özellikle Mart ve Nisan aylarındaki yağışlar o yılki buğday verimini müspet veya menfi yönde etkilemektedir. Verim üzerinde etkili olan diğer faktörler ise çeşit, gübreleme, bakım, kültürel işlemler vs. dir. Sulu koşullarda ise sulama zamanı, adedi ve verilecek su miktarı da verim üzerine etkilidir.

Derleme Ve Düzenleme:Admin