Son Güncelleme:Cuma, 03 May 2013

Enginar Yetiştiriciliği

 

 

 

1.jpg

 

Bilimsel sınıflandırma

Alem: Plantae (Bitkiler)

Bölüm: Magnoliophyta (Kapalı tohumlular)

Sınıf: Magnoliopsida (İki çenekliler)

Takım: Asterales

Familya: Asteraceae (Papatyagiller)

Cins: Cynara

Tür: C. scolymus

Binominal adı : Cynara scolymus L.

 

 

 

Ekonomik Önemi, Anavatanı ve Yayılma Alanları

Bileşik çiçekliler familyası sebzesi olan Enginarın anavatanı Akdeniz havzası ve Kıbrıs adası olarak belirtilmektedir (Bayraktar, 1981; Abak, 1987). Günümüzde Batı ve Doğu Akdeniz ülkeleri ile Kuzey Afrika ve Güney Avrupa ülkelerinde hem yabani formları hemde kültür formlanna bol miktarda rastlanılmaktadır (Thompson and Kelly, 1957). Enginar eski Yunanlılar ve Romalılar dönemlerinden beri bilinen ve bu dönemlerde kral sofralarının en geçerli yemeği olarak tüketilen bir sebzedir. Ayrıca günümüz tarihi kalıntılarında enginar başının sütun ve sütun başlıklarında bir motif olarak kullanılması enginarın 15. yüzyıldan beri sebze olarak değerlendiril­diğini ve enginara verilen önemi göstermektedir. Avrupadan 16. yüzyılda Fransa, Almanya ve İngiltere'ye yayılan enginar 17. yüzyılda Amerika'ya girmiştir (Günay, 1993).

Enginar halk arasında deve dikeni olarak bilinen ve kırlarda kendi­liğinden yetişen dikenli bitkinin seleksiyonu sonucu elde edilmiştir.

Kültürü yapılan enginar sistematikte, Asteraceae familyasında yer alır. Enginarın yer aldığı Cynara cinsi içinde üç yabani tür daha bulunur.

- Cynara card unculus L.: Akdeniz'in kıyı bölgeleri ve Latin Amerika'da yaygındır.

- Cynara syriaca Boiss: Orta Akdeniz'de (Suriye, Lübnan, Türkiye, İsrail) yaygındır.

- Cynara Sibthorpiana Boiss ve Heldr: Yunanistan ve Ege adalarında yaygındır.

Kültürü yapılan enginar Cynara scolymus L. ise Cynara cardunculus L.'in değişime uğramasıyla meydana gelmiştir (Eser ve Özen, 1998).

Bugün Akdeniz ülkeleri dünyanın en çok enginar üreten ülkeleri durumundadır.

İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Türkiye, İsrail, ABD. Arjantin ve Mısır en çok enginar üreten ülkelerdir (Anonymous, 1996 a).

Ülkemizde Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde yapılan üretimin % 55'i Ege, % 45'i ise Marmara bölgesinde gerçekleştirilmektedir. Akdeniz bölgesindeki üretim şimdilik önemli boyutlarda değildir. Toplam enginar | üretimimiz 24.500 ton civarındadır (Anonymous, 1998).

Enginar çok yıllık bir sebzedir. Bulunduğu yerde 8-10 yıl kalabilir ve ürün vermeye devam eder. Ancak ekonomik bir üretim için 5-6 yılda bir plantasyonun yenilenmesi gerekir.

Enginarın çiçek tablası ve çiçek tablasında bulunan yapraklan (brakte yapraklan) yenir. Taze dönemlerde ise sap kısmınında belirli bir bölümü değerlendirilmektedir.

Enginar ülkemizde genelde taze olarak tüketilir. Ancak enginar günü­müzde dünya ülkelerinin pekçoğunda büyük boyutlarda konserve edilerek değerlendirilmektedir. Büyük marketlerde enginar konservesi diğer sebze konserveleri arasında yerini almıştır. Genellikle konserve sanayinde etli ve büyük tablalı çeşitlerin kullanılması yanında brakte yapraklan ile birlikte tam olarak konserve edilebilen ve pratikte enginar kalbi olarak ifade edilen küçük başlı (1 kg'da 12-14 adet) çeşitlerin konserveleri de önemli boyutlar­da kullanım alanı bulmuştur (Vural, 1978). Enginarın beslenme ve sağlık açısından değeri çok yüksektir. Yapılan çalışmalarda 100 g taze enginarın % 10-12 kurumadde, % 88-90 su içerdiği belirtilmiştir. Bu miktar kuru madde içinde yaklaşık 2-3 g protein 0.5-2 g şeker, 0.2-0.3 g yağ bulunmaktadır. Enginar B ve C vitaminlerince zengindir. Yine 100 g taze enginarın 10 mg C vitamini içerdiği belirlenmiştir. Ayrıca kalsiyum, potasyum, demir, magnez-yum ve fosfor içeriğide yüksektir.

 

2.jpg

 

 

 

Morfolojik Özellikleri

Enginar çok yıllık bir bitkidir. Topraküstü organlan bir yıllık, toprak altında bulunan esas gövdeyi oluşturan kök kısmı ise çok yıllıktır.

Enginar tohumuyla veya bitkilerin kök ve kökboğazlanndan oluşan dip sürgünleri ile üretilir. Halk arasında bu sürgünler piç olarak adlandı-rılır. Generatif üretim şekli olarak bilinen tohum ile üretimde dikkatli olunmaz ise büyük oranda oluşan yabancı döllenme ve açılma nedeniyle çeşit Özelliğini kaybederek atavizm yani yabanileşme meydana gelir. Bu nedenle enginar üretiminde vegetalif üretim şekli olan dip sürgünleri ile yapılan üretim şekli kullanılır. Dip sürgünleri ile yapılan üretimde alınan dip sürgünü alındığı bitkinin bütün özelliklerini taşır. Bunun içindir ki enginar üretimi dip sürgünleri (piçler) ile yapılır. Tohumla yapılan üretim ise genelde ıslah çalışmalarında yaygın olarak kullanılır.

Kök

Enginar kuvvetli bir kök yapısına sahiptir. Çok yıllık bir bitki olması nedeniyle toprak altında yetiştiği yıl süresince kalınlaşan ve odunlaşan siyah renkli bir rizom oluşturur (Şekil 51). Bu rizomlar üzerinde etli yan ve saçak kökler oluşur. Yan ve saçak kökler genelde 50 cm toprak derinliğinde yayılmıştır. Hafif toprak koşullarında ise bu köklerin 1.5 m derine kadar inebildiği belirlenmiştir (Günay, 1993; Abak, 1987). Rizom üzerinde adventif (uyur) gözler mevcuttur, bu gözlerden sürgün ve yapraklar oluşur. Yapraklarda oluşan depo maddeleri rizomda birikir ve çok yıllık olan bitkilerin gelecek yıllardaki yaşamlarını sürdürmelerini sağlar. Rizom toprak altında Mayıs-Ağustos aylan arasında susuz bir ortamda kaldığı sürece yaşamını sürdürür. Sulanması halinde yeniden sürerek gelişir.

Gövde

Enginar gövdesi 50-200 cm boy alabilir. Gövde yuvarlak ve üzeri boyuna çizgilidir. Gövdede yeşil renk hakim olup, bu renk bazı çeşitlerde antosyan oluşturması nedeniyle mor renge döner. Gövde üzerinde yapraklar almaşık olarak dizilmişlerdir. Bitki yaprak koltuklarından 2-5 adet yan dal oluşturabilir. Ana gövde ve yan dallar bir çiçek tablası ile son bulur. Bir enginar ocağından 10-15 adet ayrı gövde oluşabilir, ancak kalite ve verim yükseltilebilmesi için bunlardan 2-3 adedinin gelişmesine izin verilir.

 

7.jpg

 

 

Yaprak

Yapraklar çok değişik yapıdadır. Enginar yapraklan 50-80 cm uzun­luğa ulaşabilir. Şekilleri uzun ve oval, hafif parçalı veya çok parçalı yapıda olabilir. Yaprak kenarları bazı çeşitlerde parçalı, girintili çıkıntılı (yerli enginar) olabildiği gibi bazı çeşitlerde düzgün ve geniş ayali (sakız enginarı) olabilmektedir. Yaprakların üzeri düz, gri ve yeşil, alt yüzleri ise beyaz ince tüylerle kaplı ve boz renklidir.

3.jpg

 

Baş

Bir enginar ocağında ana sürgün ucunda oluşan başa "baş enginar" yan sürgünlerde oluşan başlara ise "kol enginar" adı verilir. Çeşitlere göre değişmekle birlikte bir enginar başının çapı 3-15 cm, ağırlığı ise 200-700 g arasında değişir. Baş uzun, oval, uzun-oval, omuzlu oval, yuvarlak ve basık şekilli olabilmektedir (Abak, 1987). Baş büyüklüğü bakımından da çeşitler arasında önemli farklılıklar vardır. Bazı çeşitlerde baş çapı 5 cm iken bazılarında 10 veya 15 cm olabilmektedir. Baş yüksekliğide 6-13 cm arasın­da değişir. Başın brakte yapraklan da uzun-dar veya kısa-geniş olabilmek­tedir. Bazı çeşitlerde ise brakte yaprağının ucu dikenlidir. Yine bazı çeşit­lerde brakte yapraklar sıkı olarak birbiri üzerine dizilmişken bazılarında oldukça gevşek bir yapı gösterirler. Brakte yaprakların boyu genellikle eninden büyük ve üçgen şekillidir. Başın dış tarafındaki brakte yapraklan koyu yeşil, iç kısmındakiler ise açık-yeşil renklidir. Buna karşılık bazı çeşitlerde brakte yapraklan menekşe-mor renkli de olabilmektedir (Violet de Provence çeşidinde olduğu gibi). Tüketim şekline bağlı olarak ülkemizde yetişen enginar çeşitleri farklı özellikler göstermektedir. Hernekadar dünya ülkeleri arasında çok fazla bilinen bir sebze olmamasına rağmen günümüzde tüketim amacına yönelik çeşitler geliştirilmektedir. Ülkemizde yaygın olarak yetiştirilen çeşitler ve bunların özellikleri aşağıda özetlenmiştir.

sakiz.jpgSakız enginarı: Ege bölgesinin İzmir, Çeşme ve Karaburun tarafında yaygın olarak yetişen çok erkenci bir çeşittir. Akdeniz bölgesinde de üretimi yapılmaktadır. Orta irilikte, sıkı ve hafif uzun baş oluşturur. Taze tüketime uygundur ve brakte yapraklan ile çiçek tablası yenir. Çiçek tablası çok geniş değildir. Çeşidin tipik özelliği yapraklarının parçalı olmayışı ve kenarlarının düz oluşudur.

Yerli enginar: Ege ve Akdeniz bölgesinde yetişir. Yapraklan parçalıdır ve başlar sakız enginarına göre daha küçük ve basıktır. Bu çeşidin bitkileri verime geç yatar ve daha küçük ve basık baş oluştururlar.

Diğer yandan Sakız çeşidi ile yerli enginarın morfolojik açılardan bazı benzerlikler göstermesi, bu ki çeşidin muhtemelen aynı olduğu tezini kuvvet­lendirmektedir. Çünkü sakız çeşidi ile yapılan çok yıllık yetiştiriciliklerde bitkilerde yıllar içinde artan oranlarda yaprak formasyonları ile dikkat çeken, parçalı yapraklı ve verime geç yatan yerli tip enginar bitkileri oluşu­mu gözlenmektedir (Eser ve Koçer, 1992).

Sakız çeşidinde görülen ve tek yönlü olarak gerçekleşen bir değişimin sonucu meydana gelen ve morfolojik özellikleri yanında verim davranışları ile de Sakız çeşidinden ayrılan özelliklere sahip farklı tip bitkiler Yerli enginar" olarak adlandınlır.

c: Marmara bölgesinin, İstanbul ve Bursa yöre sinde yetişen sofralık ve konservelik bir çeşittir. Oldukça iri ve basık başlı özellik gösteren bu çeşit aynı zamanda iri çiçek tablası taşır. Geçci çeşit olması taze tüketim oranını azaltmaktadır. İri çiçek tablası konserveye uygundur.

bayrampasa.jpgBu çeşitlerin dışında ülkemizdeki bazı seleksiyon çalışmaları sonu cunda elde edilen klonlar ile yurt dışı orijinli bazı çeşitler geniş üretim alanları bulmamasına rağmen yeni ıslah çalışmalarında materyal olarak kullanılmaktadır. Başta Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü ve Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü olmak üzere Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü gibi araştırma ağırlıklı çalışan kuruluşlarda İtalya ve Fransa orijinli çeşitler gerek verimleri gerekse konservelik değerleri yönünden incelenmektedirler. Özellikle E.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü orijinli olan 6 nolu klon konservelik özel ligi yönünden mükemmel bir klon olup tescili gereklidir (Vural, 1978). Yine Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünde yapılan çalışmalarda konserveye uygun 7 yerli ve yabancı enginar çeşidi Ergün ark. (1987) tarafından belirlenmiştir. Bu çeşitler Violet de provence, Antalya Sakız, Kurtul Bayrampaşa, Blanc Hyerois, JAJA-1 ve CECU-13'dür.

Çiçek

Enginarın sebze olarak değerlendirilen baş kısımları bitkinin çiçeğini oluşturur. Tüketilen kısım bir çiçek tomurcuğudur. Çiçekler erselik yapı dır ve bir baş 600-1200adet çiçek taşır. Çiçekler mor-erguvan renktedir Çiçeklenme çiçek tablasının dışından başlar ve merkeze doğru ilerler.

 

4.jpg

 

 

Çiçek 4-5 günde çiçeklenmesini tamamlar. Bu çiçek tomurcuğu üzerinde çok sayıda brakte yaprağı bulunur. Brakte yapraklarının iç kısmında çeşitlere göre değişen irilikte çiçek tablası vardır. Esas tüketilen kısım olan bu tablanın kenarlarında bir veya iki sıra dizilmiş mor-erguvani rekte çiçeğin taç yapraklan bulunur. Ortada ise erkek ve dişi çiçeklerden oluşan çiçek topluluğu mevcuttur. Eğer enginar başı hasat edilmezse bu taç yapraklar gelişerek brakte yapraklan arasından dışarı çıkar ve mor-erguvani renk alırlar. Tablanın ortasında bulunan çiçek topluluğu tüylerle çevrilidir. Bu tüylerin tabla ucunda ise tohumlar oluşur. Döllenmeden 35-40 gün sonra tohumlar olgunlaşır.

 

 

5.jpg

 

 

Tohum ve çimlenme özellikleri

Enginar çiçeğinin tozlanma ve döllenmesi tamamlandıktan sonra hem brakte yapraklar hemde taç yapraklar beyazlaşmaya başlar. Erkek ve dişi organlarının oluşturduğu tüysü yapı kurur ve tabla üzerinde tohumlar oluşur.

Tohumlar koyu kahverengi, siyah-mor renkli ve kırçıllıdır. Sert yapılı olan tohumlar 5-7 mm uzunlukta, 4-6 mm kalınlıkta olabilir. Bir gramda 15-25 adet tohum bulunur. Tohumlar çimlenme özelliklerini 4-6 yıl korur­lar. Tohumların optimum çimlenme sıcaklıkları 20-30°C dir. Çimlenme için karanlık koşullar isteyen tohumlar 12-14 günde çimlenmesini tamamlar (Anonymous, 1996 b).

Enginar tohumlan genellikle ıslah çalışmalarında ve yeni çeşitlerin elde edilmesinde kullanılır. Önce belirtildiği şekliyle yaygın üretim şekli dip sürgünleri ile yapılan üretimdir.

 

Yetiştirilme İstekleri

 

Ege Bölgesinde Eylül-Mayıs ayları arasında 9 ay süreyle gelişen enginar bitkileri, 3 ay süre ile dinlenmeye bırakılır. Bitkiler dinlenmeye bırakılmazsa meydana gelecek başlar küçülür, verim ve kalite düşer.

İklim isteği

Enginar ılık iklimlerde yetişen kışlık bir sebzedir. Çok soğuk ve sıcak­tan hoşlanmaz. Kış aylarında sıcaklık 0°C altına düşerse yaprak ve başlarda önemli zararlar oluşur. 20°C üzeri sıcaklıkta gelişme yavaşlar, 25°C üzerinde ise gelişme durur. Sıcak ve kurak koşullarda baş sertleşir ve kalite düşer (Abak, 1987). Enginar üretilen bölgelerdeki ilk donlar da önemli zararlar yapar. Erkenci özellik gösteren çeşitlerde erkenci ve turfanda ürünün oluşu­mu engellenir. İlkbahar döneminde oluşan kurak ve sıcak havalar ise özel­likle geçci konservelik çeşitlerde başların küçük kalmasına, gevrekliğinin azalmasına, acılaşmasına ve liflenmeye neden olur. Artan sıcaklık ile başlar hemen çiçeklenmeye geçer ve verim düşer.

Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde hüküm süren ılık ve nemi: iklim şartları enginar üretimi için son derece elverişlidir. Optimum gelişme sıcaklığı 15-18°C'dir. Bunun yanında iyi bir hava nemi ve sulama koşullan sağlanmalıdır. Macit ve Şalk (1970) enginarın kışları donsuz, yazlan serin ve bulutlu hatta sisli geçen serin iklimi çok sevdiğini bildirmektedir.

Toprak isteği

Enginar çok yıllık bitki olması nedeniyle derin bünyeli, humusca zengin ve iyi drene edilmiş topraklardan hoşlanır. Çok hafif karakterli kumlu veya çok ağır karakterli topraklan sevmez. Hafif kumlu topraklarda daha erken verim alınması ve erkencilik sağlaması yanında başların küçük kalması ve verimin azalması en önemli dezavantajdır. Bu tip topraklarda çok iyi sulama yapılmalıdır. Ağır karakterli topraklarda ise çok yıllık olar. kökler havasız kalarak çürür. Enginar için toprak pH'sı 6.0-6.5 olmalıdır. Topraktaki organik madde miktarının ise % 2 civarında olması yararlı olun Güneye meyilli yamaç araziler ise erken ısınması nedeniyle erkenci enginar üretiminde başarılı olarak kullanılabilir.

 

Yetiştirilme Şekli

Toprak hazırlığı, ekim, dikim ve bakım isleri

Enginar, yetiştirildiği toprağı uzun süre işgal ettiği için plantasyon kurulmadan önce arazinin mutlaka derin işlenmesi (50-80 cm derinlikte çok yararlı olur. Bu derin işlemeden sonra bir kaç gün havalanan top Disk-Harrow ile inceltilir ve dikim yerleri hazırlanır.

Enginarda çoğaltma ağırlıklı olarak vegetatif yolla yapılmaktadır. Ancak ıslah çalışmalarında ve yeni çeşit geliştirme çalışmalarında tohum ile de üretilebilir. Bugün yapılan bazı çalışmalar sonucunda tohum ile yetiş tirilen çeşitlerin geliştirildiği ve İsrail ile Fransa'da tohumdan kurulmuş plantasyonlar olduğu belirtilmektedir (Abak, 1987). Tohum ile yapılan üretimde genellikle önce fidelerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bunun içi tohumlar Mart-Nisan aylarında genelde harç dolu saksı veya tüplere e. Her saksıya 2-3 adet tohum ekilir. Çimlenen tohumlardan gelişen 1 veya bitki saksıda bırakılır ve gerekli bakım işleri yapılır. O yıl içinde gelişen fide ler ertesi yıl yine Mart-Nisan aylarında saksıdan çıkarılarak esas yerle dikilirler.

6.JPG

 

Dip sürgünlerinin esas yerlerine dikimi genellikle 1.00x60-70 cm mesafelerle yapılır. Dikime hazır hale getirilen tarlada 1 m ara ile karıklar açılır ve bu karıkların boyun noktalarına 60-70 cm ara ile dip sürgünlerinin söküm derinliğine açılan çukurlara dikim yapılır. Dikim sonrası hemen cansuyu salma şeklinde verilir.

Dip sürgünleri köklendirilmeden esas bitkiden alındığı şekliyle de esas yerlerine dikim yapılabilir. Ancak bu şekilde yapılan üretimde dip sürgünleri köklü olmadığı için dikim sonrası kurumalar çok olur ve tarlada yer yer boşluklar oluşur. Bu boşluklar aşılama yapılarak doldurulmaya çalışılırsada hem bitkiler arasında homojen gelişme olmaz, hemde işçilik maliyetleri artar. Bu olumsuzluk nedeniyle köklendirilmiş enginar dip sürgünlerinin esas yerlerine dikilmesi en çok önerilen yöntemdir.

Ağustos ayı ortalarında esas yerine dikilen dip sürgünleri gerekli bakım işleri yapıldığı taktirde hızla gelişir ve o yıl içinde çoğunlukla baş oluşturarak verime geçerler (Özzambak ve Yollaş, 1988). Özellikle erkenci çeşitlerde yapılan bu tip üretimde erkenci verim büyük oranda artar.

Bu üretim şeklinin bir diğer avantajı da varyasyon gösteren çeşitlerde varyasyon oranının minimum düzeye indirilebilmesidir.

 

Memelerle yapılan üretim: Enginarın toprakaltı gövdesinin üzerinde bulunan ve yeni sürgünleri oluşturacak olan memelerin (adventif gözlerj kullanılması yolu ile yapılan üretim şeklidir. Üzerinde göz taşıyan gövde parçalan üretimde kullanılır. Yaşlı enginar plantasyonlarının toprakaltı gövde lerinden alınan 5-8 cm çaplı ve 10-15 cm uzunlukta, üzerinde bir-iki meme içeren parçalar ya olduğu gibi esas yerlerine dikilirler, yada köklendirme yastıklarında köklendirilerek esas yerlerine aktarılırlar.

Memelerle yapılan üretimin en önemli dezavantajı, özellikle varyasyon gösteren çeşitlerde seçim yapılamamasıdır. Yapraksız dönemde alınan meme­lerin açılma gösterip göstermediği anlaşılamadığı için bu üretimden elde edilen bitkiler homojen özellik göstermeyebilir. Bu sakıncanın ortadan kaldırıl­ması için bitkilerin yapraklı dönemde işaretlenmesi gerekir.

Bu üretim şeklinde meme içeren gövde parçalan yerine sadece iri görünüşlü memelerin toprakaltı gövdesinden ayrılarak yine köklendirildik-ten sonra esas yerlerine dikilmesi şeklinde de üretim yapılabilmektedir.

Bakım işleri

Enginar üretiminde iyi bir bitki gelişimi sağlamak ve düzenli verim elde edebilmek için bakım işlerinin yerinde ve zamanında yapılması gerek­mektedir.

Çapalama

Köklendirilmiş veya köksüz piçlerin esas yerlerine dikiminden sonraki gelişme dönemlerinde sıra aralan ve sıra üzerlerinde gelişen yabana otları temizlemek ve toprağı kabartmak amacıyla yapılır. Çapalama, mevsime bağlı olarak 2-3 kez yapılır. Gelişmenin ilk dönemlerinde 2-3 kez yapılan çapalama

işlemlerinden sonra hızla gelişen bitkiler toprak yüzeyini kapattığı için başka çapalama işlemine gerek kalmaz.

 

Sulama

Enginar gelişme ve büyüme döneminde oldukça fazla su isteyen bir bitkidir. Yetiştirildiği bölgelerde Ağustos ayı başından itibaren verilen uyan­dırma suyu ve kış mevsimi yağışlarının başlangıcına kadar olan dönemde düzenli ve yeterli miktarlarda su ister. Kış mevsiminde ise gerekli su ülke­mizde genellikle yağışlardan sağlanır. Eğer yağışlar yetersiz kalırsa sulama yapılması gerekmektedir. Özellikle hasat döneminde yağış yetersiz ise mutlaka sulama yapılmalıdır. Susuz kalan bitkilerde verim ve kalite düşer. Sulama işlemi genellikle karıklara salma sulama şeklinde yapılır. Ağır karak­terli topraklarda aşırı su vermemek gerekir. Aşın su kök çürümelerine neden olur. Erkencilik ve turfanda yetiştiricilik için en önemli işlem uyandırma suyunun veriliş zamanıdır. Ege bölgesi koşullarında Ağustos ayı başında verilen uyandırma suyunun ideal uyandırma zamanı olduğu belirtilmektedir (Eser ve ark. 1985 ve 1992 b).

 

Gübreleme

Enginar üretiminde gübreleme işlemi iki farklı dönemde yapılır. Çok yıllık sebze olması nedeniyle plantasyon kurulmadan önce yapılacak ilk gübreleme çok önem taşır. İkinci dönem ise bitki gelişim döneminde yapılan gübreleme işlemidir. Enginar plantasyonu tesis edilmeden önce yapılan derin toprak işlemesinden sonra dekara 4-5 ton yanmış çiftlik gübresi verilir ve toprağın 30-40 cm derinliğine karıştırılır. Ayrıca çiftlik gübresine ilave olarak tesisten önce dekara 15-20 kg azotlu, 30-40 kg fosforlu ve 15-20 kg potasyumlu gübre verilmelidir. Bu temel gübrelemeden sonra tesis kurulur (Macit ve Şalk, 1970).

Dikimden sonraki bitki gelişim dönemlerinde ise bitki gelişim durumu ve baş kalitesine göre organik ve mineral gübre ile gübreleme yapılması gerekmektedir. Toprak analizine bağlı olmak koşulu ile ortalama olarak her yıl enginar plantasyonu için 15 kg/da N, 10 kg/da P2O5 ve 15 kg/da K2O kullanılması tavsiye olunur (Abak, 1987). Fosfor ve potasyumlu gübreler bir defada ve uyandırma suyundan sonra verilmesine karşılık N'lu gübreler ilk uyandırma suyu ile, baş oluşum döneminde ve hasat döneminde olmak üzere üç farklı dönemde verilmelidir. Gübreler karıklara verilebildiği gibi ocaklara da verilebilir. Ocaklara sonbahar da 3-4 kg/ocak yanmış çiftlik gübresi verilmesi tavsiye olunur. Ayrıca yine ocak başına 6-10 g N, 5-10 g P2O5 ve 10-15 g K2O gübrelemeside önerilmektedir (Günay, 1993) Bu yöntemde de azotlu gübrenin yine 3 farklı dönemde verilmesi gerekmek-tedir.

Ocak temizliği

Enginar üretiminde ocak temizliği genellikle sonbaharda bir kez yapılır. Uyandırma suyu verildikten sonra toprakaltı kök sistemindeki uyur gözlerden oluşan çok sayıdaki dip sürgününün temizlenmesi ve seyreltil mesi gerekmektedir. Sonbahar döneminde ocaklar açılarak toprakaltı gövde sine ulaşılır ve gelişen dip sürgünlerinden en kuvvetli gelişen iki-üç tanesi bırakılır, diğerleri kesilerek atılır. Açılan ocağa birer kürek yanmış ahır gübresi verilir ve tekrar boğaz doldurması yapılır. Ocak temizliği bazı yıllar gerekli olursa ilkbaharda ikinci bir kez daha yapılabilir. Tekrar ilkbaharda açılan ocaklardan çok sayıda gelişen dip sürgünlerinden zayıf gelişenler temizlenir. Mümkünse tekrar ahır gübresi verilir ve boğaz doldurulur.

 

Enginar yetiştiriciliğinde yaz temizliği

İlkbaharda havaların iyice ısınması ve sıcaklığın 25°C üzerine çıkma­sından sonra enginar başlan kartlaşır ve tüketim değerini kaybeder. Bu dönemden sonra plantasyonun suyu kesilir ve bitkiler kurumaya bırakılır. Bitkiler üzerinde gelişen başlar çiçeklenir ve tohum oluştururlar ve bitkiler daha sonra kururlar. Ege bölgesinde bu genellikle Temmuz ayı ortalarına rastlar. Bu dönemde kuruyan bitkilerin toprak üstü aksamları keskin çapa, balta veya orak yardımıyla kesilir. Bu kesim işlemi sırasında bitkinin toprak -altı kök sistemine zarar verilmemelidir. Kesilen bitki artıkları tırmıklanarak temizlenir. Uyandırma suyu verilinceye kadar plantasyonda başka bir işlem yapılmaz.

 

Erkenci üretim için Gibberellikasit (GA3) uygulaması

Ege ve Akdeniz bölgelerindeki enginar üretiminde erkencilik çok önem­lidir. Özellikle İzmir, Çeşme, Karaburun ve Gümüldür bölgelerinde yapılan Sakız enginarı üretiminde erkenci ürün pazarda büyük fiyatlar ile alıcı bulmaktadır. Yapılan araştırmalarda, bitkilere püskürtülen GA3' ın bitkiler -deki apikal dormansiyi ortadan kaldırarak baş oluşumunu teşvik ettiği belirtilmiştir (Abak, 1987). Böylece erkenci verim miktarınında arttığı ileri sürülmektedir. Enginar üretiminde kullanılan GA3 uygulamasının uyandır -ma suyu ile birlikte uygulanınca erkenci üretim üzerine olumlu etki yaptığı belirlenmiştir. Ege bölgesi koşullarında Sakız enginar çeşidinde iki farklı dönemde (Eylül başı ve sonunda) 30 ppm GA3 uygulamasının başarılı sonuç verdiği ifade edilmiştir. Ancak GA3 uygulaması ve uyandırma suyunun erkenciliği artırması yanında çok erken elde edilen ürünlerde yöresel olarak davrit olarak adlandırılan baş (gelişmesi yarım kalmış, dumura uğramış şekilsiz baş) oluşumunun arttığı belirlenmiştir (Koçer ve Eser, 1993). İklim özelliklerine bağlı olmak koşuluyla İsrail'de yapılan çalışmalarda GA3 uygu­lamasının baş oluşumunda iki ay erkencilik sağladığı belirtilmiştir. GA3 uygu­lamasının İsrail'de yaygın olarak kullanıldığı ifade edilmekledir (Abak, 1987). Erkencilik sağlamak amacıyla kullanılan GA3'ün uygulama dozu ve uygulama zamanı ile birlikte üretim yerinin ekolojisi ve çeşit yetiştiricilikte başarıyı etkilemektedir (Eser ve ark., 1985). Optimum uygulama dozu 150-200 mg/l arasında değişir. Bitki başına ise 5-10 mg GA3 pülverize edilme -lidir. Uygulama zamanı ise iklim koşullarına göre değişmekle birlikte genel olarak hasattan 6-8 hafta öncesidir. Hasat tarihi belirlenerek GA3 bundan 6-8 hafta öncesinde bitkilere pülverize edilir. Özellikle kışı soğuk geçen bölgelerde ürünün soğuklardan zarar görmesini önlemek amacıyla kış soğukları başlamadan önce hasat yapılabilmesi için bu bölgelerde GA3 uygulaması büyük önem taşır.

Tarımsal savaşım

Enginar üretimi ülkemizde genellikle kış mevsiminde yapıldığı için çok fazla sorun yaratan önemli bir hastalık ve zararlısı yoktur. Ancak yeni dikilmiş plantasyonlarda veya sonraki gelişme dönemlerinde sorun olabile­cek kök çürüklüğü [Rhizoctonia solani) tarlada yer yer boşluklara neden olabilmektedir. Bitkinin kökboğazı kısımlarında çürümeler oluşturur. Bunu önlemek için temiz fide ve temiz toprak kullanılması önerilmektedir. Ayrıca fidelerin dikim öncesi Captafol yapılı ilaçlarla hazırlanan bulamaca bandırı­larak dikilmesi yararlı olur.

Bitki gelişim döneminde özellikle nemli ve yağmurlu havalarda Botrytis cinerea zararı görülebilir. Bu etmen brakte yapraklarda lekeler oluşturur ve ürünün pazar değeri düşer. Yine yağışlı ve nemli dönemlerde mildiyö önemli zararlar oluşturabilir. Yaprakların üzerinde kırmızımtrak lekeler oluşur. Ilık ve yüksek nemli havalarda ise külleme ortaya çıkabilir.

 

10.jpg

 

 

Özellikle 20°C sıcaklık ve % 70-80 ortam neminde yaprakların alt ve üst yüzeylerinde yaygın lekeler oluşur. Sonraki dönemlerde lekeler kahverengi leşir.

Enginarda sarı mozaik virüsü ve kıvırcık bodurluk virüsü de zarar oluşturabilir.

 

Önemli enginar zararlısı olarak ise yaprak bitleri, enginar kelebeği enginar yaprak galeri kurdu, kök kurtları ve salyangozlar gösterilmektedir Yaprak bitleri yeni çıkan yapraklarda ve kök boğazında zararlı olurken, enginar kelebeğinin tırtılları yapraklarda zarar yapmaktadır. Salyangozlar ise erken ilkbahar döneminde ve nemli havalarda yaprak ve başlarda önemli zararlar yaparlar. Bu zararlılara karşı birlikte mücadele yapılması ve "parathion" içerikli ilaçların kullanılması gerekir.

 

Yabancı ot kontrolü

Enginar üretiminde uyandırma suyunun verilmesi ile birlikte gelişen yabancı otların temizliği büyük önem taşımaktadır. Sıra aralarında ve sıra üzerlerinde gelişen yabancı otlar çapalamak suretiyle veya küçük işleme aletleri ile temizlenir. Bitkilerin kökboğazları çapa ile açılarak bitki çevresi j temizlenir. Sıra aralan ise erken dönemde makina ile bitkiler büyüdükten sonra ise elle çapalanır. Yapılan çalışmalarda yabancı ot kontrolünün kimyasal kullanılarak yapıldığı belirtilmekte ise de ülkemizde bu konuda yapılmış yeterli çalışma yoktur. Herbisit kullanımında çok dikkatli olun-malı, bu konuda çalışma yapan araştırma kuruluşlarından yardım isten melidir.

 

8.jpg

 

 

Olgunluk, Hasat ve Depolama

Enginarda olgunluk kullanım amacı ve kullanım şekline göre değişir Taze tüketim ve konserve yapımına göre olgunluk dönemleri farklıdır. Çiçek tablası konserve edilecek olan çeşitlerde (Bayrampaşa) tablanın tam iriliğini alması beklenirken, taze olarak tüketilecek enginarlarda brakte yaprakla-rının sertleşmesi beklenmeden yapılacak hasat şekli esas alınır.

Enginarın sebze olarak değerlendirilen kısmı olgunlaşmamış çiçek tablası (baş) ve bunun üzerindeki brakte yapraklarıdır. Baş üzerinde bulunan brakte yapraklarının etli kısımları tüketilir. Başın dış kısımların-daki brakte yapraklarının uç kısımları liflendiği için etli dip kısımları tüke­tilirken başın iç kısmındaki taze brakte yapraklarının tamamı tüketilebilir. Enginarda olgunluk tanımında kullanılan en önemli kriter, başın fazla büyümemesi ve kartlaşmamasıdır. Ayrıca başı taşıyan sap kısmınında sertleşmemiş olması, hafif esnek olması bir başka olgunluk kriteridir. Diğer bir kriter ise brakte yaprakların kapalı olması, açılmaması taze olgunluk için önemlidir, Aşın olgunlukta ise başlar kartlaşır, tabla ve brakteler selüloz-laşır, lifli yapı oluşur. Brakte yapraklar açılır başın yenme değerinde büyük kayıplar oluşur.

Enginar başları çeşit ve iklim özelliğine bağlı olarak yeterli iriliğe ulaşınca hasat edilirler. Ege bölgesinde Sakız çeşidinde genelde iklim şartla-rına bağlı olarak Aralık-Ocak aylarında hasada başlanırken, Bayrampaşa çeşidi Marmara bölgesinde Nisan-Mayıs aylarında hasat edilmektedir. Erkenci özellik gösteren Sakız enginar çeşidinde yapılan bazı kültürel işlemlerin (GA3 uygulaması, tepe alma) erkenciliği artırdığı ve Kasım ayında hasat yapılabildiği belirlenmiştir (Amid, 1998).

Yeni tesis edilen bir enginar plantasyonunda genelde 2. yılda optimum verim başlar. Ancak köklendirilmiş piç kullanılması şeklinde yapılan plan­tasyonlarda ise ilk yılda büyük oranlarda verim alınabilmektedir. Nitekim Amid, (1998), tarafından yapılan bir çalışmada köklenmiş dip sürgünlerinin dikiminden önce yapılan tepe alımı sonunda her bitkiden 2-3 adet sürgünün gelmesi sağlanarak ilk yıl içinde erkencilikten herhangi bir kayıp olmaksızın ürün miktarında önemli artış elde edilmiştir.

Enginar plantasyonu 3. yıldan sonra maksimum verime ulaşır ve 10-12. yıla kadar maksimum verimde kalır. Bundan sonra ise verimde önemli düşüşler görülür. Bu nedenle 10-12 yıl sonra plantasyonun yenilenmesi önerilmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda özellikle yaprak ve baş şeklinde önemli değişimler gösteren çeşitlerde plantasyon yaşının artması ile değişim oranının da arttığı ve verim ile kalitede önemli kayıpların oluştuğu vurgulanarak 2-3 yılda bir plantasyonun yenilenmesi gerektiği önerilmektedir (Eser ve Özen, 1998).

Enginar başlan yeterli iriliği alınca başların 15-20 cm altından sap ile birlikte keskin bir bıçak ile kesilmek suretiyle hasat edilirler. Hasat sabah erken saatlerde yapılmalıdır. Hasat edilen başlar ürünün iyi korunabileceği tahta, karton kutu veya sepetlerde pazara sunulur. Ayrıca yapraklı olarak hasat edilen başlar kamyonet kasalarına yığma olarak ters ve düz istiflen-mek sureliyle de pazara sunulabilir. Ancak bu yakın pazarlar için uygula-nır. Uzak pazarlara ise iyi ambalaj malzemesi ile sevkedilirler. Mümkünse hasat edilen başların bir ambalaj evinde sapları 10-15 cm kalacak şekilde düzgünce kesilerek, extra, I, sınıf ve II. sınıf boylaması yapıldıktan sonra ambalajlanarak pazarlanması daha yararlı olmaktadır.

9.jpg

 

Enginar başları hasat edildikten sonra kesinlikle su ile temas etme melidir. Hasat edilen başlar hiçbir önlem alınmadan açıkta bekletilirlerde kısa sürede tazeliğini kaybeder, solar ve pörsürler. Eğer hasat edilen başlan hemen pazarlanamayacaksa serin ve nemli bir ortamda muhafaza edilme lidirler. Enginar başlan soğuk hava depolarında 0°C sıcaklıkta ve % 90-98 nemde 3-6 hafta muhafaza edilebilirler (Karaçalı, 1990). Enginar başları veya tablaları dondurulmuş ve konserve olarak uzun süreli bekletilebilirler,

 

Verim

Enginarda verim genellikle baş adedi olarak ifade edilir. Çünkü pazar lamada da kg yerine adet olarak pazarlama yapılır. Yetiştirilme bölümünde anlatıldığı gibi bir dekar alana 100x60-70 cm mesafeler ile dikim yapıldı-ğında yaklaşık 1650 adet bitki dikilir. Her enginar ocağında genelde 2 sür-gün bırakılır. Her sürgünden bir adet anabaş, 2-3 adet yan kol enginar alındığı kabul edilirse bir ocaktan 2-6 adet, bir dekar alandan ise 3300-8000 adet enginar başı elde edilebilecektir. Son yıllarda üretime giren ve bütün baş halinde konserve edilen çeşitlerde yapılan üretimlerde bitkil başına 25-30 adet baş elde edilebilmektedir.

 

 

11.jpg

 

Tohum Üretimi

Enginar vegetatif yolla çoğaltıldığı için tohum üretimi bugün için çok önem taşımaz. Ancak son yıllarda bazı ülkelerde tohumla üretilen çeşitlerin geliştirilmesi ile tohum üretimi de gelecekte önemli olabilecektir. Çiçek yapısı nedeniyle yüksek oranda yabancı döllenen enginarda tohumluk amacıyla da üretim yapılsa taze tüketim için yapılan üretimden farklı değildir. Önce belirtildiği şekliyle hasat edilmeyen başlar ilkbaharda hava sıcaklığın 20°C üzerine çıkmasıyla hızla brakte yapraklarını açarak çiçeklenmeye başlarlar. Çiçeğin kenarlarında bir-iki sıralı mor renkli taç yapraklar ve ortada erkek ve dişi organlardan oluşan çiçek topluluğu görülür. Erkek organlar dişi organlardan daha önce olgunlaştığı için yüksek oranda yabancı döllenme meydana gelir. Daha sonra tohumlar olgunlaşır ve erkek-dişi organ topluluğu uçucu tüyler oluşturur. Temmuz ayı ortasında bitkiler ile birlikte kuruyan başlar bıçak ile kesilerek yarı gölge bir yerde kurumaya bırakılırlar. İyice kuruyan başlar silkilmek suretiyle veya sopalarla vurul­mak suretiyle tohumlar ayrılır ve temizlenir. Orta büyüklükteki bir enginar başından 3-4 g tohum, bir dekar alandan ise 7-8 kg tohum elde edilebilir.

 

Kaynak Prof. Dr Hüsseyin Vural 
Ege Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü
Resimler ve Aktarım : © 2008 Genç Ziraat

 

Benzer Konular