Her geçen gün, artan üretim maliyetleri karşısında, üretme gücünü kaybetmeye başlayan çiftçimizin durumu gerçekten son derece düşünülmesi gereken ve acilen herkesin taşın altına elini koyması gereken bir mesele haline gelmiştir.
Daha önceleri ihtiyaçtan fazla üreten, kendi kendine yeten ülke konumunda iken, bugün neredeyse tüm tarımsal ürünleri dışarıdan alır hale gelmiş bulunmaktayız. Böyle giderse yarın ne yiyecek etimiz nede içecek sütümüz olacak. Ağır şartlar altında çiftçimizin tedbir alınmadığı sürece ayakta fazla kalması mümkün görünmemektedir.
Tabi ki bu süreç, birden bire ortaya çıkan bir süreç değildir. Bu gelişmiş ülkelerin, gelişmekte ve nüfusça fazla olan ülkeleri tarım ürünleri açısından bağımlı hale getirme projesinin bir ürünüdür.
Her gelen hükümetin uygulamış olduğu; yanlış, günü kurtarıcı tarım politikaları, daha önceki hükümet tarafından uygulanmaya konan tarımsal projelerin amacına ulaşmadan rafa kaldırılması neticesinde Türk tarımı dışa bağımlı hale getirilmiştir. IMF, Dünya Bankası icazetli tarım politikalarının hangi amaca yönelik olduğu herkesçe bilinen bir durum olmasına karşın bu sömürgeci gidişe hiç kimsenin ses çıkartmaması herkesin halinden memnun olduğunun mu? Yoksa herkesin bana neciliği mi? Yoksa Aziz Nesini haklı çıkartan bir davranışımı göstermektedir.
Bu gün çiftçimizin üretimde kullandığı girdilerin ana kalemini oluşturan mazot’ta, gübre’de ve ilaçta dışa bağımlı olduğumuz için, bugün Dünyada en pahalı mazotu en pahalı gübreyi, en pahalı ilacı bizler kullanıyoruz. Bu durumda da, gelişmiş ülkelerin üreticileri ile rekabet etme şansımızın hiç olmadığı bir durumda pazarda yer alamıyoruz. Rekabet etme şansımız ortadan kaldırılmış oluyor.
DGD gibi bugüne kadar sadece toprağa verilen destekler yerine üretime ve üretene teşvik edici destekler sağlanmadığı, sürece rekabet şansımız hiçbir zaman olmayacaktır.
Öncelikli olarak, yeniden gerçekçi tarım politikaları belirlenerek, hiçbir sapma olmadan bağımsızca uygulanmalıdır. Çiftçilerimizin bilinçlenmesi için, çiftçi eğitim programları uygulanarak, modern tarım bilinci, örgütlenmenin olmazsa olmazlardan olduğu, çiftçilerimize aşılanmalıdır.
Bölgesel üretim planlaması yapılarak arz talep dengesi korunmalı, tarımsal üretim kayıt altına alınarak, arzı az olan ürünlerin ekim alanlarının arttırılmasına, arzı çok olan alanların ise yeterli orana düşürülmesi için çalışmalar hızlandırılmalıdır.
Kırsal alanda ekonomik kalkınmanın lokomotifi olan hayvancığa akılcı projelerle destek sağlanmalıdır. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde hayvancılık geliştirilmeden kırsal alanda ekonomik kalkınma mümkün olmamıştır. Zaten Tarım ve hayvancılık iç içe olan sektörlerdir.
Gerçekten yaşadığımız coğrafya, o kadar verimli topraklara sahip ki bizler yeter ki bu toprakları modern tarım bilinci ile kullanmasını öğrenelim. Yoksa başkaları gelip buralara sanayi kuracak, ya da yabancılar bu topraklarda buğday, domates biber yetiştirerek, hayvancılık yaparak eti sütü bize satacaklardır.
Bu kaçınılmaz durumdur zaten proje uygulanmaya başlamıştır.
O yüzden Türk tarımının, yine kendi kendine yeten, dışa bağımlı, ithalatçı değil, ihracatçı konuma gelmesi çok zor bir olay değildir.
Bugün 21.yy gelişmiş ülkeler endüstri yani sanayi ötesi bilgi toplumu olarak girmişlerken, bunun yanında tarım ve hayvancılık sektörlerini akılcı ve ekonomik politikalarla desteklemektedirler. Burada ki amaç; ulusal üretimde istikrarı sağlamak ve dışsatımcı ülke konumunda olmak istemektedirler
İleri ki yıllarda gelişmiş ülkeler, tarımsal ve hayvansal ürünleri, gelişmekte olan ülkelere karşı ekonomik ve stratejik bir silah olarak kullanacaklardır.
Dünyada 3 stratejik ürün var, bunlar olmadan insanların sağlıklı beslenmesi hayatlarını devam ettirmesi zor. Bunlar: BUĞDAY, ETVE SÜT. Bu 3 stratejik ürünün dünya genelinde arzları giderek düşmekte, buda hammaddesi bu stratejik ürünlere dayanan gıdaların, fiyatlarının hızla artmasına neden olmaktadır.
Artık vakit kaybedecek zaman kalmamıştır. Ülke yöneticilerinin, tarım ve hayvancılık konularında akılcı ve ileriye dönük kararlar almaları gerekmektedir. Yoksa böyle gittiği sürece ileriki yıllarda köy ve çiftçi kavramları yok olacak, üretim durma noktasına gelecektir. Öle bir zaman gelecek ki
Dağıtılan bedava traktör,mazot,tohum,gübre ve ilaçları kullanacak üretici ve bunları atacak toprak kalmayacaktır. ^^YA TÜKETEREK TÜKENECEĞİZ YA DA ÜRETEREK VAR OLACAĞIZ.^^