Son Güncelleme:Cuma, 03 May 2013

Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Kullanııcı Adı: Şifre: Beni hatırla

BAŞLIK: Ya Tüketerek Tükeneceğiz Ya daÜreterek VarOlacağız

Ya Tüketerek Tükeneceğiz Ya daÜreterek VarOlacağız 15 yıl 8 ay önce #339

  • uysal
  • uysal's Avatar
  • ÇEVRİMDIŞI
  • Aktif Üye
  • Gönderiler: 26
Her geçen gün, artan üretim maliyetleri karşısında, üretme gücünü kaybetmeye başlayan çiftçimizin durumu gerçekten son derece düşünülmesi gereken ve acilen herkesin taşın altına elini koyması gereken bir mesele haline gelmiştir.
Daha önceleri ihtiyaçtan fazla üreten, kendi kendine yeten ülke konumunda iken, bugün neredeyse tüm tarımsal ürünleri dışarıdan alır hale gelmiş bulunmaktayız. Böyle giderse yarın ne yiyecek etimiz nede içecek sütümüz olacak. Ağır şartlar altında çiftçimizin tedbir alınmadığı sürece ayakta fazla kalması mümkün görünmemektedir.
Tabi ki bu süreç, birden bire ortaya çıkan bir süreç değildir. Bu gelişmiş ülkelerin, gelişmekte ve nüfusça fazla olan ülkeleri tarım ürünleri açısından bağımlı hale getirme projesinin bir ürünüdür.
Her gelen hükümetin uygulamış olduğu; yanlış, günü kurtarıcı tarım politikaları, daha önceki hükümet tarafından uygulanmaya konan tarımsal projelerin amacına ulaşmadan rafa kaldırılması neticesinde Türk tarımı dışa bağımlı hale getirilmiştir. IMF, Dünya Bankası icazetli tarım politikalarının hangi amaca yönelik olduğu herkesçe bilinen bir durum olmasına karşın bu sömürgeci gidişe hiç kimsenin ses çıkartmaması herkesin halinden memnun olduğunun mu? Yoksa herkesin bana neciliği mi? Yoksa Aziz Nesini haklı çıkartan bir davranışımı göstermektedir.
Bu gün çiftçimizin üretimde kullandığı girdilerin ana kalemini oluşturan mazot’ta, gübre’de ve ilaçta dışa bağımlı olduğumuz için, bugün Dünyada en pahalı mazotu en pahalı gübreyi, en pahalı ilacı bizler kullanıyoruz. Bu durumda da, gelişmiş ülkelerin üreticileri ile rekabet etme şansımızın hiç olmadığı bir durumda pazarda yer alamıyoruz. Rekabet etme şansımız ortadan kaldırılmış oluyor.
DGD gibi bugüne kadar sadece toprağa verilen destekler yerine üretime ve üretene teşvik edici destekler sağlanmadığı, sürece rekabet şansımız hiçbir zaman olmayacaktır.
Öncelikli olarak, yeniden gerçekçi tarım politikaları belirlenerek, hiçbir sapma olmadan bağımsızca uygulanmalıdır. Çiftçilerimizin bilinçlenmesi için, çiftçi eğitim programları uygulanarak, modern tarım bilinci, örgütlenmenin olmazsa olmazlardan olduğu, çiftçilerimize aşılanmalıdır.
Bölgesel üretim planlaması yapılarak arz talep dengesi korunmalı, tarımsal üretim kayıt altına alınarak, arzı az olan ürünlerin ekim alanlarının arttırılmasına, arzı çok olan alanların ise yeterli orana düşürülmesi için çalışmalar hızlandırılmalıdır.
Kırsal alanda ekonomik kalkınmanın lokomotifi olan hayvancığa akılcı projelerle destek sağlanmalıdır. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde hayvancılık geliştirilmeden kırsal alanda ekonomik kalkınma mümkün olmamıştır. Zaten Tarım ve hayvancılık iç içe olan sektörlerdir.
Gerçekten yaşadığımız coğrafya, o kadar verimli topraklara sahip ki bizler yeter ki bu toprakları modern tarım bilinci ile kullanmasını öğrenelim. Yoksa başkaları gelip buralara sanayi kuracak, ya da yabancılar bu topraklarda buğday, domates biber yetiştirerek, hayvancılık yaparak eti sütü bize satacaklardır.
Bu kaçınılmaz durumdur zaten proje uygulanmaya başlamıştır.
O yüzden Türk tarımının, yine kendi kendine yeten, dışa bağımlı, ithalatçı değil, ihracatçı konuma gelmesi çok zor bir olay değildir.
Bugün 21.yy gelişmiş ülkeler endüstri yani sanayi ötesi bilgi toplumu olarak girmişlerken, bunun yanında tarım ve hayvancılık sektörlerini akılcı ve ekonomik politikalarla desteklemektedirler. Burada ki amaç; ulusal üretimde istikrarı sağlamak ve dışsatımcı ülke konumunda olmak istemektedirler
İleri ki yıllarda gelişmiş ülkeler, tarımsal ve hayvansal ürünleri, gelişmekte olan ülkelere karşı ekonomik ve stratejik bir silah olarak kullanacaklardır.
Dünyada 3 stratejik ürün var, bunlar olmadan insanların sağlıklı beslenmesi hayatlarını devam ettirmesi zor. Bunlar: BUĞDAY, ETVE SÜT. Bu 3 stratejik ürünün dünya genelinde arzları giderek düşmekte, buda hammaddesi bu stratejik ürünlere dayanan gıdaların, fiyatlarının hızla artmasına neden olmaktadır.
Artık vakit kaybedecek zaman kalmamıştır. Ülke yöneticilerinin, tarım ve hayvancılık konularında akılcı ve ileriye dönük kararlar almaları gerekmektedir. Yoksa böyle gittiği sürece ileriki yıllarda köy ve çiftçi kavramları yok olacak, üretim durma noktasına gelecektir. Öle bir zaman gelecek ki
Dağıtılan bedava traktör,mazot,tohum,gübre ve ilaçları kullanacak üretici ve bunları atacak toprak kalmayacaktır. ^^YA TÜKETEREK TÜKENECEĞİZ YA DA ÜRETEREK VAR OLACAĞIZ.^^
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

TÜKETİM ESNASINDA YİTİRDİKLERİMİZ 15 yıl 1 hafta önce #1342

İnsanoğlu varlığını sürdürmek ve hayatta kalabilmek için her zaman çareler aramıştır yaşam koşullarını iyileştirmek ve daha rahat bir hayat idame ettirebilmek için elinde bulunan temel madde dünya üzerindeki her maddeyi zamanla yok etmiş ve geleceğini asla düşünmemiştir.
Dünya üzerinde canlı kavramı dendiğinde sadece kendini düşünen insanoğlu yaşamına devam ederken bir çok yaşamı yok etmiş ve yaşam metaryellerini tahrip etmiştir.Doğa ve Tabiat üzerinde yaşayan bir çok canlı soyu tükenmiş ve tükenmeye devam etmektedir.Bu kadar büyük bir kıyımı sadece ve sadece kendi rahatının ve sosyalliğinin bir parçası olarak gören insanoğlu gelişen teknoloji ve endüstri ile yeryüzüne büyük zararlar vermektedir.Tüketimde hat safhada olmamız ve doğaya geri dönüşüm yaptıramamızdan doğayı zamanla kendini yenileyemez hale gelen tabiat pes etmiştir.İnsanoğlu kazandığı bu zaferle gelecek nesillerine yaşanamaz bir dünya bırakmanın haklı gururunu yaşamaktadır.
Düzenli olark tüketmeye devam ettikçe yeryüzünde üretim yapmak imkansız bir hal alacaktır.Doğal kaynaklar sınırlarını zorluyor,Küresel ısınma ile mevsimler değişmeye canlı türlerinin yaşam alanlarında meridyen kaymaları yaşanmaya başlamıştır.Anlaşılan Yeşili koru demek sanki ninni olmuş insanlık doğal ortamında yok ettiği bitki soylarını geri getiremektedir.Sera gazlarının atmosfere olan etkileri kyoto sözleşmesi ile anılmaya başladı lakin baca gazları atmosfere yayılmaya devam ediyor.Endüstri firmalarının atıkları sayesinde bir çok kimyevi ve radyoaktif atık çevreyi kirletmeye devam etmektedir.Tarım , Hayvancılık kimyevi maddelerden teşkil edilen ürünlerle ayakta kalmaya çalışarak doğal bir beslenme ortamı sağlanamamaktadır.
Kısacası gün ve gün sonun başlangıcına doğru giden bir çizgide insanlık ve dünya tehlike içindedir.Bu tehlike yeryüzünde varlığını sürdürmeye çalışan canlı soyunun yok olmasına sebeb verecek en acı durumda olmasına rağmen bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz.
Bir gün Dünya ve İnsanlık tarihi yok olacaktır.İnsanoğlu uyanmalı ve etrafına bakmalıdır.Dünya herşeyi anlatıyor.Bu rezalet insanoğluna ait ben böyle değildim sonradan böyle oldum dercesine ama anlayan sayısı gerçekten çok az.
Dünyayı kurtarmak için insanoğlu elele vermeli ve büyük bir güç oluşturmalıdır.Geleceğimiz için yaşanabilir dünya için üretim-tüketim dengelemesi yapılmalı.Doğayı,Tabiatı ve Canlıları korumayı öğrenmeliyiz.

SEVDA YAKICI
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.zeolite.info.tr.tc
havaaazzz.jpeg
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Cvp:Ya Tüketerek Tükeneceğiz Ya daÜreterek VarOlacağız 15 yıl 5 gün önce #1347

  • okculu
  • okculu's Avatar
  • ÇEVRİMDIŞI
  • Yeni Üye
  • Gönderiler: 1
Üreterek var olmalıyız üretm yapmadan büyümek yaşamak suni olacağından emanetci gibi borçlanarak yaşama hakkı olur oda birgün son olacağından ne pahasına olursa olsun üretim üretim üretim teşekkürler
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.