Son Güncelleme:Cuma, 03 May 2013

Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Kullanııcı Adı: Şifre: Beni hatırla

BAŞLIK: Haşere İlaçlarına Dikkat

Haşere İlaçlarına Dikkat 13 yıl 2 ay önce #2940

  • chrysamed
  • chrysamed's Avatar
  • ÇEVRİMDIŞI
  • Yeni Üye
  • Gönderiler: 1
HAŞERE İLAÇLARINA DİKKAT !

Haşere ilaçları;
insanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak ve yeraltı suları, kısaca tüm mikro organizmalar için çok tehlikelidirler. Bu ilaçların bilinçsizce kullanılması kendimize, çocuklarımıza ve torunlarımıza telafisi mümkün olmayan zararlar verebilir.
Sürekli ve artan dozlar da kullanılan haşere ilaçları bir taraftan dünyamızın ekolojik dengesini sağlayan mikro organizmaları yok etmekte; insanlarımız, hayvanlarımız, toprağımız, yeraltı sularımız, besinlerimiz ve besin kaynaklarımız üzerinde kanserojen etki yapmakta, diğer taraftan haşerelerin ilaçlara karşı bağışıklık kazanmasına neden olmaktadır.
İlaç üreticilerinin sürekli daha yüksek dozlarda ve değişik etken maddeler kullanarak yeni ilaçlar üretmesi haşere sorununu çözmek yerine tam tersine, sorunun daha da büyümesine neden olmakta ve kısır döngü oluşturmaktadır.

Mevzuat gereği tüm haşere ilaçlarının etiketinde aynı veya benzer tehlike işaretleri, uyarılar ve ilaçların LD50 değerleri bulunmaktadır.
LD 50 değeri bir ilacın toksisitesini yani yüzde 50 oranında ölüm riskini belirler.
Yani;
LD50 değeri 100 mg/kg olan bir ilaçtan, vücut ağırlığı 70 kg olan bir insan 70kg x 100 mg = 7000 mg, içerse ölüm ihtimali %50 dir.

İlaçların etiketlerinde yazılan LD50 değerleri o ilacın içindeki saf etken maddenin ( Formülde kullanılan miktara bakılmaksızın) LD50 değerini göstermektedir. Bu değer kullanıma hazır ilacın kendi LD50 değeri olmadığı gibi ilacın içerisindeki diğer zararlı maddelerin toksisitelerini ve kimyasal sinerjilerini dikkate almamaktadır.
Bu ilaçların imalatında kullanılan çözücüler, emülgatörler, sinerjik maddeler, dolgu maddeleri vs. gibi diğer maddelerin ve ürün içindeki miktarları etiketlerde belirtilmemektedir.
Bu nedenle tehlikeli bir ilaçla tehlikesiz bir ilaç etiket bilgilerinden ayırt edilememektedir.
Haşere ilacı imalatında kullanılan, çeşitli etken maddeler (teknik madde) vardır. Bir etken maddenin haşere ilacında kullanılabilmesi için formule edilmesi (çözülmesi) gerekir.

İşte asıl önemli olan bir ilacın nasıl formule edildiğidir. Bir ilacın toksik olarak mı yoksa biyolojik olarak mı etki ettiği o ilacın formulasyonuna bağlıdır. Yani etken maddenin nasıl çözüldüğü ve hangi yardımcı maddelerin kullanıldığı önemlidir.
Örneğin;
Yüzme havuzlarında kullanılan klor saf halde insanlar ve bakteriler için zehirlidir. Fakat kloru, düşük bir dozda suyla karıştırdığımızda, insanlara zarar vermemekte, fakat bakterileri yok edebilmektedir. Aynı miktardaki kloru, bu sefer su yerine yine aynı miktarda herhangi bir solventle karıştırdığımızda, canlılar ve çevremiz için toksik bir ilaç elde etmiş oluruz.

Çevre ve Halk sağlığı için üretilen haşere ilaçlarında etken madde olarak genellikle piretroidler kullanılır (Krizantem çiçeklerinin özünden elde edilen doğal piretrumun kimyasal olarak yapılan türevlerine piretroid denir. “Piretroid = suni Piretrum”). Saf Piretroidlerin insektisit olarak kullanılabilmeleri için, formulasyonda tam olarak çözülmeleri gerekir.

Piretroidlerin kimyasal formüllerle çözülmesi zor olduğundan, ilaç imalatçıları çözücü olarak genelde solvent ve türevlerini kullanırlar. Tüm mikroorganizmalar (canlılar) için tehlikeli olan bu güçlü çözücüler, etken maddenin molekül bağlarını da çözerler. Bu nedenle, bir yandan üretilen haşere ilacının soğukkanlı canlılara karşı öldürücü etkisi (biyolojik etki) zayıflamakta, diğer yandan mikroorganizmalara karşı toksik etkisi oluşturmaktadır. Saf Piretroidler, su ile karıstırıldığında biyolojik insektisit etkileri artarken aynı zamanda sıcakkanlılara karşı toksisiteleri azalır. Fakat aynı madde; solvent, alkol, akaryakıt, yağ vb. maddelerle karıştırıldığında toksisitesi kat kat artar.


Bazı insektisit imalatçıları, ilaçların formülünde kullanılan güçlü çözücülerden dolayı toksik hale gelen ve insektisit etkisi zayıflayan ilacın, biyolojik etkisinden vazgeçip, toksisitesini arttırmak için ilacın formülüne PBO (Piperonyl Butoxid) ilave ederler. PBO, hiçbir insektisit etkisi olmamasına rağmen, ilaçların haşereleri öldürme etkisini arttırmaktadır. Yani toksik etki oluşturmaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki PBO; haşere ilaçlarının toksisitesini arttırıp, bu ilaçları haşereler için öldürücü hale getirirken, faydalı mikro organizmaları da yok ederek doğamız için de tehlikeli hale getirmektedir.

Ayrıca biyolojik etkisi olmayan toksik ilaçlar tüm haşerelere karşı etkili olmadığı için, hemen her haşere türü için ayrı tosisitede çeşitli ilaçlar üretilmektedirler.
Örneğin, sivrisinekleri öldüren toksiteye sahip bir haşere ilacı daha dirençli olan karasinekleri öldürmediği gibi üstelik karasineklerde bağışıklık oluşturur. Karasinekler için üretilen ilaçlar daha dirençli olan haşerelerde mesela hamamböceğinde bağışıklık sistemini güçlendirebilir.


Larvasitlere gelince:
Piyasadaki binlerce haşere ilacı yetmiyormuş gibi larvalar için özel haşere ilaçları, yani larvasitler üretilmektedir. Halbuki larvalar da birer haşeredirler.
Buradan da açıkça anlaşılıyor ki, birçok haşere ilacı biyolojik etkiden yoksun olup, sadece toksik etkiye sahiptir. Bu nedenle yetişkin bir haşereyi öldüren ilaç larvalarını öldürememekte, larvalar için ayrıca ilaçlar (larvasitler) üretilmektedir. Halbuki trake solunumu yapan tüm haşerelerin biyolojik yapıları aynı olup sinir sistemlerinin çalışmaması durumunda yaşamlarını sürdüremezler. Biyolojik etkiye sahip, yani haşerelerin sinir sistemini etkileyen bir haşere ilacı tüm haşereleri, sinir sistemini felç ederek öldürebilir. Daha basit ve açık bir deyimle binlerce insektisit, akarisit, larvasit vs. lere gerek yoktur. Bunlar ticari zihniyetin sonuçlarıdır. Tüm haşere sorunlarını çözmek için tam biyolojik etkisi olan bir haşere ilacı tek başına yeterlidir.
Haşereleri bireysel olarak ( teker teker) öldürmek baska bir sey, haşere sorununu çözmek ise başka bir mücadeledir. Hasereleri bireysel olarak öldürebilen her ilaç, haşere sorununu çözebilen bir ilaç değildir. Haşereleri teker teker öldürmekle haşere sorunu çözülemez.
Herhangi bir haşereyi değişik yöntem ve maddelerle öldürmek mümkündür. Örneğin; bir haşereyi her gün kullandığımız bir saç spreyi ile de öldürebiliriz. Yani bir saç spreyinin içerisine göstermelik olarak az miktarda haşere öldürücü madde ilave ederek haşere ilacı olarak önerebilir miyiz?
Maalesef evet!


Biyolojik etki nedir?
Toksik etkiden farkı nedir?
Haşereler soğukkanlıdırlar, yani kan dolaşımları yoktur. Gövdelerinde trake adı verilen minik deliklerin hemen girişinde bulunan sinir uçları ile nefes alarak yaşamlarını sürdürürler. Sinir sistemleri tam çalısmadığında nefes alamazlar ve kısa sürede ölürler. İste soludukları havada onların sinir uçlarını uyuşturan bir etken madde (insektisit) zerresi dahi onların kısa sürede ölmesine yeter, daha fazlasına gerek yoktur. Bazı haşereler hassas sinir uçları sayesinde uzaktan dahi bir insektisit maddeyi algılar ve o bölgeye yaklaşmaz. Toksik haşere ilaçlarında bu özellik yoktur. Toksik haşere ilaçları kontakt tesirlidirler, sadece haşereleri degil, dokundukları tüm mikroorganizmaları anında yok ederler. Biyolojik etkisi zayıf olan veya hiç olmayan kontak tesirli, toksik haşere ilaçları, haşerelerle sadece bireysel mücadele için kullanılabilirler. Haşere sorununu kalıcı olarak çözemezler. Toksik ilaçların repellent (uzaklastırıcı, caydırıcı) etkisi yoktur. Toksik ilaçlar uygulanan alanlardaki haşereleri ve diger faydalı mikroorganizmaları yok ederek kendimize ve çevremize zarar verir, fakat haşere sorununu çözemezler. Ilaçlama yapıldıktan bir süre sonra yeni haşereler tekrar o alana akın eder.

Yeni nesil haşere ilaçları:
PBO, Alkol, Solvent vb. çözücüler ve sinerjistler kullanılmadan su bazlı üretilen, sıcakkanlılara ve çevreye zarar vermeyen, yeni nesil haşere ilaçları tercih edilmelidir.
AB, ABD ve başka gelişmiş ülkelerde tüketiciler bu tür ilaçları tercih ederler. Üretiminde aktif su kullanılan bu yeni nesil ilaçlar, teknik maddenin molekül yapısını bozmadığından, biyolojik haşere öldürücü etkisini korumakta diğer taraftan da toksisitesini azaltmaktadır.
Sadece biyolojik haşere öldürücü etkiye sahip ilaçlar, düsük dozlarda sıcakkanlılara ve diğer mikroorganizmalara zarar vermeden haşereleri (sogukkanlıları) yok eder ve yeni haşereleri uzun süre uygulanan alandan uzak tutar.

Yeni nesil ilaçların kullanımı da diger
toksik ilaçlardan farklıdır:
Yeni nesil su bazlı ilaçlar haşerelere doğrudan sıkılmaktan ziyade, haserelerin bulunabilecegi, konabilecegi veya geçebileceği açık ve kapalı alanlara ULV (soğuk sisleme) veya el ve sırt pülverizatörleriyle çok ince bir şekilde bol miktarda uygulanır. Evlerde (yerler, duvarlar, mobilyalar, elbise ve mutfak dolapları, mutfak makine ve tezgahların alt ve arkaları vs.) ev ve isyeri çevreleri, bahçeleri, hayvan barınakları ve çevreleri vs. açık yer bırakmadan tamamen ilaçlanır. Böyle bir uygulama sonrasında o alanlardaki haşereler zamanla yok olurlar, ilaçlanan alana yeni haşereler uzun süre yaklasmaz ve o alana giren haşerelerde kısa sürede (birkaç dakika ile birkaç saat içinde) telef olur.
Çok sorunlu alanlarda uygulamanın 2 haftada bir olmak üzere birkaç kez tekrarlanması gerekmektedir. Yeni nesil ilaçların özelliklerini bilmeyen bazı tüketiciler, ilacı haşerenin üzerine doğrudan sıkarak haşerenin anında ölmedigini gördüklerinde veya yetersiz miktarda ilaç kullandıklarında, ilacın etkisiz olduğunu düsünerek yanılgıya düşüyor.
Yeni nesil biyolojik etkili ilaçlar haşereleri toksik ilaçlar gibi anında öldürmezler. Buna rağmen, bir haşere ilacının haşereleri biyolojik etkiden mi, yoksa toksik etkiden mi öldürdügünü insanlar kolay anlayamaz. Bu farkı anlamak için tüketicilerin sık kullandığı basit bir deneme yöntemi ile ilacı bir çiçekte uygulamaktır. Çiçekler çok hassas olup,toksik etkili ilaçlara dayanamazlar, çabucak solarlar.

Haşereler birçok virüs, bakteri ve mantarın bulaştırıcısı olup, sağlığımıza ve besin maddelerimize zarar verdiğinden bizim için birer zararlıdırlar.
Fakat dünyamızın ekolojik dengesini sağladıkları için de son derece faydalıdırlar. Haşerelerin dünyamızdan tamamen yok olması insanların da dünyadan 5 yıl içerisinde yok olması demektir. Haşereler olmadan insanlar sadece 4-5 yıl hayatta kalabilirler. Burada önemli olan, haşereleri tamamen yok etmek veya haşereyle bireysel mücadele etmek değil, haşere sorununu çözmek.
Haşere sorunu, gelişigüzel ilaçlarla gelişigüzel alanları ilaçlamakla çözülemez, tam tersine bilinçsiz ilaçlama haşerelerin çoğalmasına neden olur. Örneğin, son yıllarda kenelerin hızla çoğalmasının en büyük nedeni bilinçsiz ilaçlamadan kaynaklanmaktadır. Bilinçsiz ilaçlama doğanın ekolojik
dengesini sağlayan birçok haşerenin yanısıra, kenelerin çoğalmasını önleyen karıncaların da yok olmasına neden olmaktadır. Karıncalar hasere popülasyonunu dengeleyen çok önemli varlıklardır. Her bir Karınca Kolonisi günde 30 bin haşereyi yiyerek yok eder. Karıncalar kenelerin,
yumurtalarını, larvalarını, nimfalarını yiyerek beslenirler. Hatta 10-15 karınca birleşerek erişkin bir keneyi bile yerler. Kenelerin yumurtaları karıncalar için önemli bir besin kaynağı ve hatta birer
delikates dirler. Bir kene yumurtasını kraliçesine götüren isçi karınca özel ilgiyle karşılanır.
Karıncaların olduğu yerde keneler çoğalamaz, epidemi yapamazlar.

Sağlıgınız için lütfen araştırınız:
Haşere ilacını yakarak, buharını, soluduğumuz havaya aralıksız yayan, likid veya tablet şeklindeki elektrikli sivrisinek ilaçlarını, özellikle kapalı alanlarda bilinçsizce kullanmamalıyız.

Bazı vatandaşlarımız maalesef haşere ilacı alırken seçici ve araştırmacı olmuyorlar. Halbuki haşere ilaçları kendi sağlıgımız ve gelecek nesillerimizin sağlıgı için son derece önem arzetmektedirler. İnternet çagında bilgilere ulaşmak artık çok kolay. Bu imkanları iyi değerlendirerek haşere ilaçlarını kendimiz, sevdiklerimiz ve çevremizin sağlıgı için bilinçli kullanmalıyız.
Son Düzenleme: 13 yıl 2 ay önce yazan chrysamed.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.