Son Güncelleme:Cuma, 03 May 2013

Pamuk Yetiştiriciliğinin Genel Esasları

PAMUK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN GENEL ESASLARI

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.">

Pamuk, yaklaşık 700 000 ha'lık ekim alanı ve 800 000 ton'luk lif üretimi ile tekstil, yağ ve yem sanayiine hammadde sağlayan ülkemizin en önemli lif bitkisidir.
Pamuk üretimi çevreye bağlı olarak yapılan bir üretim şeklidir. Pamukta verim, kullanılan çeşidin genetik yapısına, çeşidin sahip olduğu genetik verim potansiyelinin ortaya çıkmasında etkili üreticilerin uyguladığı bakım işlerine ve yetiştirildiği yerin çevre koşullarına bağlı olarak değişir.

 

pamuk_yetistiriciligi_clip_image001.gif

pamuk
PAMUK ÇEŞİDİ
(Tohum / Tohumluk)
pamuk
pamuk

 


PAMUK ÜRETİMİNDE ETKİLİ ÇEVRESEL FAKTÖRLER
İKLİM FAKTÖRLERİ

Kendiliğinden oluşan üretici müdahalesinin mümkün olmadığı faktörlerdir. Pamuk bitkisi, gelişme devrelerinin tamamında düşük sıcaklıklara karşı çok duyarlıdır. Vejetasyon (ekim - hasat) süresi uzun olan bir bitki olduğundan en az 180-200 günlük bir donsuz periyoda ihtiyaç duyar. Bunun yanı sıra büyüme mevsimi boyunca 4-5 ay üniform sıcaklık ister. Stres koşullarından etkilenmeden en iyi gelişmeyi 20-32 °C sıcaklıklar arasında yapar.
¨ Güneş ışığı, pamuğun erken gelişmesi ve çiçeklenmesi için çok önemlidir. Yetersiz gün ışığı, koza gelişimi ve olgunlaşmayı geciktirir.
¨ Yörenin yağış miktarı ve bunun aylara göre dağılımı önemlidir. Pamuk tarımı yağmur koşullarında yapılacaksa yıllık yağışın o bölgede en az 500 mm'nin üzerinde olması ve bu yağışın yaklaşık 200 mm'lik kısmının pamuğun gelişme dönemi boyunca düzenli olarak dağılması gerekmektedir. Pamuk ekiminden hemen sonra düşen aşırı yağışlar toprak yapısına ve toprak organik maddesine bağlı olarak kaymak oluşturarak fide çıkışını olumsuz etkileyebilmektedir. Ani yağış ve aşırı kuraklık değişimleri pamukta tarak ve koza dökülmesine neden olmaktadır.
¨ Rüzgar ise toprak ve bitki üzerinde kurutucu etki yapar. Özellikle kozaların açıldığı devrede yağışla birlikte rüzgar pamuğun dökülmesine, kirlenmesine, verim ve kalite kaybına neden olur.

TOPRAK FAKTÖRLERİ

 

Yetiştiricilik açısından önemli olan toprak faktörleri, toprağın bünyesi, yapısı, reaksiyonu, tuzluluğu ve toprak organik maddesidir.
¨ Toprağın bünyesi, kum, kil, mil, silt, tın gibi içerdiği mineral maddelerdir. Bunların bulunma durumuna bağlı olarak değişik toprak bünyeleri oluşmaktadır.
¨ Toprağın yapısı ise bünyesini oluşturan kum, kil, mil gibi toprak parçacıklarının çeşitli faktörlerin etkisi ile birleşerek kümeler oluşturması sonucu ortaya çıkar. Bu yönden topraklar teksel yada karışık yapıda olabilirler. Üreticiler toprak yapısını iyileştirici yönde uygulamalar yapmalıdırlar. Bunlar bilinçli toprak işleme (uygun zamanda, uygun aletlerle, aşırı olmayan toprak işleme), sulama, gübreleme, ve toprak organik maddesini artırıcı (münavebe, yeşil gübreleme, ahır gübresi kullanımı ve anız yakmama gibi) uygulamalardır.
Pamuk, toprak isteği bakımından fazla seçici olmamakla birlikte derin profilli, organik maddece zengin ve su tutma kapasitesi yüksek topraklarda daha iyi gelişme gösterir.
¨ Pamuk tarımı için reaksiyonu nötr olan  (PH=7) topraklar idealdir. Toprak reaksiyonu, topraktaki besin maddelerinin yarayışlılığı üzerinde daha çok etkili olmaktadır. Pamukta optimum PH isteği 6.5-7.5 arasıdır. Pamuk tarımı yapılacak toprağın PH'sı 6.5'in altında ise toprağa kireç, 8'in üzerinde ise jips uygulaması yapılmalıdır.
¨ Ticari gübrelerin devamlı kullanılması, gereğinden fazla su verme toprak tuzlanmasına neden olabilir. Tuzlanma bitki yetiştiriciliğini olumsuz etkiler.
¨ Toprak organik maddesi, toprak verimliliğinin en önemli göstergesidir. Pamuk tarımı için organik maddenin % 2 olması idealdir. Ancak pamuk tarımı sıcak karekterli iklimlerde yapıldığı için mikrobiyal ayrışma çok hızlı olmakta, bu hızlı ayrışma nedeniyle pamuk ekilen topraklar genellikle organik maddece düşük seviyede bulunmaktadır. Bu nedenle pamuk tarımında organik gübreleme (yeşil gübreleme, çiftlik gübresi, çöp gübresi, kompost vb. organik maddeler) önemli bir konudur. Fiğin yeşil gübre olarak toprağa verilmesi, toprak organik madde miktarını % 10-20 artırabilmektedir.

COĞRAFİK VE TOPOĞRAFİK FAKTÖRLER

Bu faktörler içerisinde pamuk tarımı açısından üreticileri ilgilendiren tarlanın eğimidir. Pamuk sulanarak yetiştirildiği için, toprak eğimi yüzey akışına neden olmayacak eğimde olmalıdır. Aksi taktirde toprağın verimli kısmının yapacağımız sulamalarla kendi elimizle kaybolmasına neden olabiliriz.

CANLI FAKTÖRLER

Canlı faktörler denildiğinde o ortamda bulunan doğrudan ve dolaylı olarak pamuk bitkisini olumlu ve olumsuz yönde etkileyen yabancı otlar, hastalıklar, zararlılar ve yararlı organizmalar anlaşılır.

PAMUK ÜRETİMİNDE ETKİLİ ÇEŞİT (TOHUM / TOHUMLUK) FAKTÖRÜ

Pamuk üretiminde verimi etkileyen en önemli faktör, ekilecek pamuk çeşidi ve bu çeşidin tohumluğudur. Pamuk çeşidinin bölgeye uyum sağlamış, yüksek verimli, teknolojik özellikleri üstün, hastalık ve zararlılara dayanıklı ve bakım işlemlerine iyi cevap vermesi gerekir.
Bir bölgede ekilecek pamuk çeşidini, o bölgede yapılan adaptasyon çalışmaları belirler. Adaptasyon çalışmaları sonucunda Ege Bölgesi için Nazilli-84, Nazilli-87, NC873/143, Nazilli M-503, Lachata, Deltaopal, DP-5690, DP-5614, DP-5409, SG-1001, SG-501, SG-404, SG-125; Çukurova Bölgesi için Çukurova-1518, Sayar-314, Erşan-92, Maraş-92, Lachata, DP-5690, DP-5409, DP-50, SG-501, SG-404, SG-125; Güneydoğu Anadolu Bölgesi için Sayar-314, Maraş-92, Çukurova-1518, Nazilli-87, Stoneville-453, Nata, DP-5614, DP-20, SG-1001, SG-501, SG-404, SG-125; Antalya için Çukurova-1518, Nazilli-84
Pamukta ekonomik üretim çeşit seçimi ile başlar. Erkenci çeşit seçiminin pamuk tarımında ekonomik önemi büyüktür.
Erkenci çeşitler uzun ömürlü çeşitlere göre daha geç ekilme şansına sahiptirler. Bu özellik erken ekimin getireceği hava şartları  (soğuk) riskinden bitkiyi korur.
Uzun ömürlü çeşitler daha fazla bakım, sulama, ilaçlama ihtiyacı duyacaktır.
Uzun ömürlü çeşitlerin hasadı yağışlara kalabilmektedir.

Pamuk tohumluğu;
¨ Ekilecek yöreye uyum sağlamış çeşide ait olmalı
¨ Ait olduğu çeşidin özelliklerini taşımalı
¨ İri ve dolgun olmalı, içinde yabancı madde bulunmamalı
¨ Çimlenme oranı % 70'den az olmamalı
¨ Pembe kurda karşı sterilize edilmiş ve erken dönem zararlılarına karşı ilaçlanmış olmalı
¨ Hepsinden önemlisi bir tohumluk sınıfına (kontrollü yada sertifikalı) girmeli
¨ Mümkünse havı alınmış veya çıplak (delintasyondan geçmiş) ve ilaçlanmış olmalı

Havsız (Delinte ) pamuk tohumunun avantajları

¨ Havsız tohumun ekim akışı daha iyidir.
¨ Tohumun çimlenme yüzdesi yüksektir (kırık, zayıf ve boş tohumlar ayrıldığı için)
¨ Delinte tohum toprak tavını daha iyi değerlendirir ve tohum kabuğu daha kolay çatladığı için hızlı bir çimlenme ve daha kuvvetli fide elde edilir.
¨ Tohum ile taşınan hastalık etmenlerinin kontrolünde yüzey sterilizasyonu sağlar.
¨ Delinde tohum ilaçlı olduğu için toprak altı zararlıları ve kök çürüklüğü gibi mantari hastalıklardan daha az etkilenir.
¨ Dekara daha az tohumluk kullanılır.
¨ Çıkış sonrası daha az bir seyreltme işçiliği gerektirir.

 

PAMUK ÜRETİMİNDE ETKİLİ ÜRETİCİ UYGULAMALARI
  • TARLANIN EKİME HAZIRLANMASI
SONBAHAR HAZIRLIĞI

Tarla Temizliği
Pamuk tarlasının ekim hazırlığı, ön bitki kalıntılarının parçalanarak tekrar toprağa verilmesi ile başlar. Üst üste pamuk ekimi yada mısır gibi fazla sap artığı bırakan bitkilerden sonra pamuk ekimi yapılacaksa, hasattan sonra saplar kesilerek toprak içine gömülür. Organik madde miktarının düşük olduğu ülkemiz toprakları açısından bu tip uygulamalar toprak verimliliğinin korunması bakımından önemlidir.
Dipkazan Çekilmesi
Uzun yıllar pamuk tarımı yapılan  toprakların, her yıl aynı derinlikte işlenmesi, ve yoğun tarla trafiği ve ayrıca drenajı iyi olmayan tarlalarda aşırı sulamalarla Kalsiyum Karbonat (CaCO3) bileşiklerinin yukarı çıkarak belirli bir katmanda birikmesi sonucu toprak sıkışıklığı artmakta ve belirli bir derinliğin altında "pulluk tabanı" denilen sert bir tabaka oluşmaktadır.
Pamuk bitkisinin kök gelişimi bu tabaka ile sınırlı kalmakta ve kök gelişimi normal olmamaktadır. Bunun sonucunda bitkiler toprağın alt katmanlarındaki su ve besin maddelerinden yeterince yararlanamamaktadır.
Ayrıca yağmur ve sulama sularının alt katmanlara geçişi engellenmekte ve bu suların sert tabaka seviyesinden, drenaj kanallarına akmasına veya yüzey akışı ile kaybolmasına neden olmaktadır.
Diğer taraftan sert tabaka sulama etkinliğinin azalmasına ve kış yağışlarının toprakta depolanmamasına da neden olmaktadır.
Pamuk bitkisinin etkin kök derinliğinin 0-90 cm olduğu, su ve besin maddelerini 0-180 cm arasındaki toprak tabakasından aldığı düşünüldüğünde, bu sert tabakanın mutlaka kırılması gerekmektedir Pamuk tarımında ürün kaybına neden olan bu sert tabakanın 3-4 yılda bir dipkazan (subsoiler) aleti ile toprağın oldukça kuru olduğu dönemde 90 cm derinliğe kadar çaprazlama olarak kırılması gerekmektedir.
Toprak İşlemesi
Pamuktan sonra yine pamuk ekilecekse, pamuk sapları parçalandıktan sonra pullukla derin bir sürüm yapılarak bitki artıklarının toprağa karışması sağlanır.
Ön bitki hububat ise hububat hasadından hemen sonra tarlanın pullukla işlenmesi gerekir. Ayrık ve kanyaş gibi rizomları ile çoğalan yabancı otların yoğun olduğu tarlalarda, pamuk ekimine kadar 2. ürün tarımı yapılmaması, toprağın yaz döneminde boş kalması bu otlarla mücadele bakımından yararlıdır.

İLKBAHAR HAZIRLIĞI
İlkbahar hazırlığına yörenin iklim ve toprak faktörlerinin uygun olduğu zamanda başlanır.
İlkbahar Toprak İşlemesi
Sonbahar tarla hazırlığından sonra kışın gelişen yabancı otların yok edilmesi amacıyla toprak goble-disk, diskharow, kültüvatör veya kazayağı ile işlenir. Gereğinden fazla yapılan toprak işlemesi ekonomik olmayacağı gibi, toprağın fiziksel yapısının bozulmasına da  neden olacaktır.
Yabancı Ot İlacı Uygulaması
Yabancı ot sorunu varsa, son toprak işlemesinden önce uygun olan yabancı ot ilacı ile uygun doz ve zamanda ilaçlama yapılmalı ve arkasından toprağa karıştırılmalıdır.
Ekim Öncesi Gübre Uygulaması
Pamuk ekiminde kombine mibzer (tohum ve gübre ekebilen ekim makinesi) kullanılmayacaksa, uygulanacak azotlu gübrenin yarısı ve fosforun tamamı son toprak işleme öncesi uygulanıp toprağa karıştırılmalıdır. Ekim kombine mibzer ile yapılacaksa, gübre ekimle birlikte uygulanmalıdır.

  1. PAMUK EKİMİ

Ekim Zamanı
Ekim zamanı bölgelere, yörelere, hatta tarladan tarlaya değişir. Pamuk ekimini toprak sıcaklığı belirler. Ekim için en uygun toprak sıcaklığı 18 °C'dir. Tohum yatağındaki minimum toprak sıcaklığı 15 °C'nin üzerine çıktığında ve bu sıcaklığın birkaç gün sabit olması durumunda ekim yapılabilir. Bazı yıllar kısa süreli uygun koşullar oluştuğunda erken ekim yapılmakta, ancak çoğu zaman bu koşulların arkasından serin ve yağışlı günler gelebilmekte ve yeterli çıkış sağlanamayıp tekrar ekim yapmak zorunda kalınmaktadır. Bu nedenle koşulların stabil hale gelmesi beklenmelidir. Çabuk ısınan tava gelen hafif topraklarda ekim daha erken, killi topraklarda ise daha geç yapılabilir.
Bölgemizde pamuk ekimi için koşullar Nisan ayının ikinci yarısından sonra uygun hale gelmektedir. Ekim işlemi mutlaka 15 Nisan - 15 Mayıs tarihleri arasında bitirilmelidir. Bu tarihlerden sonra yapılacak ekimlerde % 30 -50 arasında değişen oranlarda verim kayıpları olabilmektedir.

Ekim Yöntemi
Ekim, hazırlanan tohum yatağının şekline göre düze yada sırtlara yapılabilir. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan ekim yöntemi mibzerle sıraya ekimdir.

Kullanılacak Tohum Miktarı
Ekilecek tohum miktarını belirleyen en önemli faktör tohumun çimlenme oranı ve havlı yada havsız oluşudur. Normal koşullarda dekara 5-6 kg havlı veya 2-3 kg havsız tohum yeterli olmaktadır. Çiftçilerimizde çok fazla tohum kullanma eğilimi vardır. Gereğinden fazla tohum kullanımı, ekim sırasında veya ekimden sonra doğabilecek olumsuz toprak ve iklim koşullarına karşı bir nevi sigorta olarak düşünülmektedir. Ancak fazla tohum kullanımı, hem ekonomik açıdan hem de sıklıktan dolayı fidelerin zayıf gelişerek cılız kalmasını sağlamakta ve seyreltme işçiliği maliyetini artırmaktadır.

Ekim Derinliği
Ekim derinliği, ekim zamanına, toprak yapısına ve tav durumuna göre 2-7 cm arasında değişir. Normal koşullarda 3-4 cm'dir.

Ekim Sıklığı
Ekim sıklığı, ekilecek pamuk çeşidinin bitki yapısına (açık yada kapalı bitki formu), toprağın verimliliğine, kuru yada sulu tarıma, erken yada geç ekime göre değişir. Açık bitki tipine sahip çeşitlerde sıra arası ve üzeri daha geniş, kapalı bitki tipine sahip çeşitlerde daha dar tutulmalıdır. Kuruda yapılan yetiştiricilikte, toprak verimliliğinin düşük olduğu topraklarda ve geç ekimlerde daha sık ekim yapılmalıdır. Genel olarak sıra arası uzaklığı 60-80 cm, sıra üzeri uzaklığı ise 15-20 cm arasında değişmektedir. Bu mesafelere göre birim alanda 6500-11000 arasında bitki bulunmaktadır.

  1. ÇAPALAMA VE SEYRELTME

Çapalama, yabancı otları yok eder, topraktaki suyu korur, toprağın havalanmasını ve ısınmasını sağlayarak pamuk köklerinin ve toprak üstü aksamının daha iyi gelişmesine neden olur. Çapalama elle ve traktörle yapılır. Sulu pamuk tarımında tarlanın yabancı ot durumuna göre 2-3 kez el, 3-4 kez traktör çapası yapılmalıdır. Genellikle fide döneminde görülen mantarların neden olduğu kurumaların azaltılmasında, bitki gelişmesindeki duraklamaların kaldırılmasında, çapalama ile toprağın havalandırılmasının önemi büyüktür.
Pamuk tarımında fazla tohum kullanıldığından birim alanda olması gerekli fide sayısından daha fazla fide bulunmaktadır. Fazla sayıdaki fidelerin alınması gereklidir. Seyreltme mümkün olduğu kadar erken, ancak bitkilerin olumsuz koşullardan daha az etkilenecekleri duruma geldiğinde yapılmalıdır. Bu işlem fide çıkışından sonra 20 gün içinde tamamlanmalıdır.

 

 

  1. GÜBRELEME

pamuk

 

Pamuk bitkisi topraktan en fazla azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve kükürt kaldırmaktadır. Potasyum, kalsiyum, magnezyum ve kükürt, topraklarımızda yeterli ölçüde bulunmaktadır. Toprak analizleri sonucunda eksiklikleri görüldüğünde dışardan uygulanmalıdır. Bu nedenle azot ve fosfor üzerinde durulacaktır.

 

Azot
Verim ve kalite üzerinde etkili bir elementtir. Pamuk bitkisi azotu amonyum (NH4) ve nitrat (NO3) formunda almaktadır. Amonyum nitrat, amonyum sülfat ve üre, pamuk tarımında kullanılan azotlu gübrelerdir. Amonyum nitratın % 21, % 26 ve % 33 saf azot içeren formları vardır. Amonyum sülfat % 21 , üre ise % 45-46 saf azot içerir. En çabuk etkisini gösteren azotlu gübre amonyum nitrattır.
Azot eksikliğinde bitki gelişmesi yavaşlar, yapraklar sararır ve küçülür, meyve dalları az ve kısa olur, tarak dökümü artar, bitki başına koza sayısı azalır.
Aşırı azot uygulamasında ise fazla dal ve yaprak oluşur. Tarak dökümü ve bitkinin hastalık ve zararlılara karşı hassasiyeti artar, hasat gecikir.
Pamuk bitkisi ihtiyaç duyduğu toplam azotun % 60-65'ini çiçeklenme döneminde almaktadır. Bitkide azot alımının en yüksek olduğu çiçeklenme ve koza oluşum dönemi, azot eksikliğine karşı en hassas dönemdir. Pamuk tarımında dekara 12-16 kg arasında saf azot yeterli olmaktadır. Bunun yarısının ekimle, diğer yarısının da çiçeklenme başlangıcında uygulanması gerekir. Azotlu gübrelerin uygulandıktan sonra mutlaka toprağa karıştırılması gerekir. Aksi taktirde gaz halinde önemli ölçüde azot kaybı olmaktadır.

Fosfor
Hücre bölünmesi, hücrede enerji transferi, kök büyümesi, çiçek ve meyve teşekkülü, verim ve erkencilik üzerine etkili önemli bir elementtir. Pamuk tarımında fosfor noksanlığından ziyade fazlalığı görülebilir. Toprakta sıkı bir şekilde tutulduğu ve yıkanmadığı için, fazla miktarda fosforlu gübre uygulaması toprak kirlenmesine ve bazı elementlerin (demir, magnezyum, kalsiyum ve aliminyum) bitki tarafından alınmamasına neden olabilir. Bitki, fosfor ihtiyacının % 70-90'ını topraktaki fosfordan, % 10-30'unu ise o yıl uygulanan fosforlu gübreden temin etmektedir. Pamuk tarımında fosforlu gübrelerin dekara  6-8 kg saf fosfor esas alınarak ekim öncesi veya ekim ile birlikte bitki kök bölgesine uygulanması gerekir.

Potasyum
Ülkemiz pamuk tarımının yapıldığı alanlarda yeterli potasyum bulunduğu belirtilmekle birlikte bunun bitki tarafından alınabilirliği mümkün olmayabilir. Potasyum eksikliği pamukta lif kalitesini düşürmekte, kozaları küçük bırakıp dökülmesine neden olabilmekte ve hastalık etmenlerine karşı mukavemeti azaltmaktadır. Bu durum dikkate alınarak dekara 6-8 kg saf potas gelecek şekilde potasyumlu gübreler uygulanmalıdır. Potasyumun bitki tarafından alınması gelişme devrelerine göre değişmekte olup en yüksek potasyum alımı çiçeklenme devresinde gerçekleşmektedir.

 

Çizelge 1. Pamuk tarımında kullanılabilecek gübreler ve miktarları.


Kullanılacak gübrelerin adı

 

İçeriği

Dekara kullanım miktarı

Uygulama zamanı

1. Seçenek

15-15-15 Kompoze

%15 Azot
%15 Fosfor
%15 Potasyum

40 kg

Ekimden önce
veya
ekimle birlikte

Amonyum Sülfat

%21 Azot

25 kg

İlk sudan önce

Üre

%46 Azot

10 kg

İlk sudan önce

2. Seçenek

20-20-0
Kompoze

%20 Azot
%20 Fosfor

30 kg

Ekimden önce
veya ekimle

Amonyum Nitrat

%33

15 kg

İlk sudan önce

Üre

%46 Azot

10 kg

İlk sudan önce

3. Seçenek

DAP
(Diamonyum fosfat)

%18 Azot
% 46 Fosfor

15 kg

Ekimden önce
veya ekimle

Amonyum Sülfat

%21 Azot

30 kg

İlk sudan önce

Üre

%46 Azot

15 kg

İlk sudan önce

 

 

  1. SULAMA

Pamuk tarımında sulama, bilinçli olarak yapıldığında verim ve kalite üzerinde olumlu etki sağlayan önemli bir uygulamadır. Su stresi önemli ölçüde verim ve kalite kayıplarına neden olmaktadır. Tekniğine uygun olmayan sulamalardan, beklenen yarar sağlanamadığı gibi ürün miktar ve kalitesinde kayıplarda olmaktadır. İyi bir sulama için sulama suyunun kaliteli, arazinin tesviyeli ve yetiştiricinin bilgili olması şarttır. Yetiştirici, toprağının yapısını, arazinin meyilini, sulama yöntemini, bitkinin su ihtiyacının olup olmadığını, sulama zamanını, verilecek su miktarını ve sulama aralıklarını belirleyebilecek düzeyde sulama bilgisine sahip olmalıdır.

Sulama Zamanı
pamuk

Sulama zamanını, iklim koşulları, toprak özellikleri ve bitkinin gelişme durumu belirler. Genellikle pamuk ekiminden çiçeklenme başlangıcına kadar pamuk bitkisi sulanmak istemez. Hızlı bir gelişmenin istendiği bu dönemde, bitkiler su ihtiyacını toprakta tutulan kış ve ilkbahar yağışlarından sağlar. Ancak anormal bir kuraklık, bitki gelişmesinde gerileme görülürse çiçeklenme başlangıcından önce de sulama yapılmalıdır. Burada kullanılan çeşidin vegetatif gelişmeye yatkınlığının bilinmesinde yarar vardır.
Topraktaki nemin % 50 'si tüketildiğinde yada bitki yaprakları solgunluk gösteriyorsa ve bitki gövdesindeki kızarıklık tepe tomurcuğuna 10-12 cm yaklaşmışsa ilk sulama yapılmalıdır. Bu dönem ekimden yaklaşık 40 gün sonrasına denk gelmektedir. İlk suyun verilme zamanı verim üzerinde etkili olmaktadır. Erken ve gereğinden fazla su, bitkinin köklenmesini durdurur. Bu durum sonraki sulamaların daha sık yapılmasına neden olur. İlk sulamanın geciktirilmesi ise bitkinin erken yaşlanmasına ve verim kaybına yol açar.
Pamuk bitkisi en fazla suya çiçeklenme döneminde ihtiyaç duyar. İlk sulamadan sonra, topraktaki nem durumu ve bitki kontrolleri yapılarak, 15 gün  aralıklarla sulama yapılmalıdır. Sıcaklığın yüksek olduğu Temmuz - Ağustos aylarında, sulama aralığı 10 güne kadar inebilir.
Koza olgunlaşmasının başladığı dönemde bitki büyümesinin yavaşlaması, kozaların açmaya başladığı dönemde tamamen durması gerekir. Bu dönemde büyüme gösteren bitkilerde, kozalar geç olgunlaşır ve kozaların bir çoğu açmadan yeşil kalır. Son suyun ise bitkide yaklaşık % 5-10 oranında koza açımının olduğu dönemde uygulanması ve daha sonra sulama yapılmaması gerekir. Aşırı sulama bitki boyunun büyümesine ve verimde azalmalara, mantari hastalıkların artmasına bazı zararlı böceklerin yoğunluklarının artmasına, kalitenin düşmesine ve toprakta bulunan bitki besin elementlerinin yıkanmasına neden olmaktadır. Çok geç dönemde yapılacak sulama ise alt kozaların çürümesine neden olacaktır.

Sulama Yöntemi
Etkili bir sulama, uygun bir sulama yönteminin seçilmesine bağlıdır. Amaç suyun en az kayıpla etkili kök derinliğine ulaşmasını sağlamaktır. Pamuk tarımında uzun tava (border), karık, yağmurlama ve damla sulama yöntemleri kullanılmaktadır. Sulama yönteminin seçiminde toprak özellikleri, eğim, su kaynağı ve sulama giderleri göz önünde tutulmalıdır. Özellikle border ve karık sulama yönteminde, tarlanın mutlaka tesviyeli olması gerekir. Yanlış sulamalar, gereksiz su kaybına yol açar, derinlere sızarak taban suyunu yükseltebilir, tuzlulaşmaya neden olabilir, havasızlık nedeniyle çeşitli bitki hastalıklarına neden olabilir.
pamuk
pamuk

 

  1. YABANCI OT, HASTALIK VE ZARARLILARLA MÜCADELE

Yabancı Ot Mücadelesi
Yabancı otlar pamuk bitkisinin su, ışık ve topraktaki besin maddelerine ortak olan, hastalık ve zararlılara konukçuluk yapan ve bazı türleri pamuk hasadını güçleştiren, mücadele edilmediğinde verim azalmasına neden olan bitkilerdir. Bunlar geniş yada dar yapraklı olup hayat devrelerini bir yada çok yılda tamamlarlar. Tek yıllık olanlar tohum ile çok yıllık olanlar ise hem tohum hem de toprak altı organlarından çoğalırlar.
Yabancı otlarla kültürel ve ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Kültürel mücadele, el ve makine çapası ile yapılmalıdır. İlaçlı mücadele, ekim öncesi, çıkış öncesi ve çıkış sonrası olmak üzere üç farklı dönemde yapılabilir.
Ekim öncesi uygulanacak ilaçlar ekimden 1-20 gün önce toprağa verilip 5-7 cm toprak derinliğine karıştırılmalıdır. Ekim öncesi ilaçlama ile Horoz ibiği, Semiz otu, Sirken, Sütleğen, Yabani fiğ, Yabani bamya, Hardal, Darıcan, Çatal otu ve Yapışkan otun çıkması tamamen ve kısmen önlenebilmektedir.
Çıkış öncesi ilaç uygulaması ekimden sonraki 24 saat içerisinde toprak yüzeyine uygulanır ve toprağa karıştırılmaz. Bu dönemde uygulanan ilaçlar Pıtrak, Köpek üzümü, Horoz ibiği, Yapışkan ot, Darıcan, su otu, Hardal, Semiz otu gibi bitkileri kontrol edebilmektedir.
Çıkış sonrası uygulanacak ilaçlar ise Geliç (kaynaş), Darıcan, Yapışkan ot, Tilki kuyruğu, Çatal otu ve köpek dişi ayrığı gibi tek ve çok yıllık yabancı otların mücadelesinde kullanılmaktadır.

pamuk
Yabancı otlarla bulaşık pamuk tarlası

 

Önemli Pamuk Hastalıkları
Fide Kök Çürüklüğü

Pamukta fide kök çürüklüğüne Rhizoctonia solani, Fusarium spp., Verticillium spp., Pythium spp. funguslarından biri veya birkaçı neden olmaktadır. Kışı toprakta geçiren bu mantarlar ekimden sonra çimlenen pamuk tohumlarını hastalandırarak fidelerin toprak yüzeyine çıkmadan veya çıktıktan sonra ölmesine neden olurlar. Ülkemizde yoğun olarak pamuk tarımının yapıldığı alanlarda görülen bu hastalık, özellikle su tutan topraklarda yağışlı ve serin giden yıllarda büyük tahribat yapar.
Fide kök çürüklüğüne karşı mücadelede ekim nöbeti uygulanmalı, 5-10 cm yüzeydeki toprak sıcaklığı 18 °C 'ye ulaşmadan ekim yapılmamalı, çok erken ekimlerden kaçınılmalı ve derin ekim yapılmamalıdır. Ayrıca tohumlar uygun bir ilaçla mutlaka ilaçlanmalıdır. (Carboksin + Thiram, Chloronep, Pencycuron + Captan, PCNB + Captan)

 

 

Verticillium ve Fusarium Solgunluğu

pamuk
Yetişme mevsimi sonlarına doğru kendini daha açık bir şekilde gösterir. Önce alt yapraklardan başlar ve yukarılara doğru yayılır. Yapraklar önce sararır, sonra kuruyup dökülür. Ekimin geç yapıldığı veya hastalığın erken görüldüğü durumlarda bitki boyu kısalır, bitki başına koza sayısı azalır ve kozalar küçük kalır. Bitki gövdesi kök boğazından enine kesildiğinde iletim demetlerinde kahverengi lekeler görülür. Hastalık insan eliyle, rüzgar gibi doğal etkenlerle, toprak, tohum (havlı çiğit) veya ürün artıklarıyla taşınabilmektedir. Havlı tohum yapışan bulaşık ürün artıkları yayılmanın önemli nedenlerindendir. Verticillium solgunluğu killi ve ağır topraklarda, Fusarium ise kumsal ve asitli topraklarda daha şiddetli seyretmektedir.
Mücadelede en önemli yöntem dayanıklı çeşit kullanmaktır. İlaçla mücadelesi yoktur. Alınabilecek kültürel önlemler arasında, hasat artıklarının tarladan uzaklaştırılması, ekim nöbeti uygulanması, Aşırı azotlu gübre kullanımından kaçınılması, amonyum nitrat ve amonyum sülfat yerine üre gübresinin tercih edilmesi, konukçuluk yapacak yabancı otların imha edilmesi, ekim sıklığının arttırılması, sırta ekimin tercih edilmesi, köklere zarar verebilecek derin çapalamadan kaçınılması sayılabilir.

Yaprak Köşeli Leke Hastalığı
Pamuk bitkilerinin yaprak, yaprak sapı, tarak ve kozalarında koyu yeşil ve kahverengi lekeler şeklinde görülen bakteriyel bir hastalıktır. İlk lekeler kotiledon yapraklarında aşık yeşil yağ lekesi şeklinde görülür ve iklim koşulları hastalık için uygun giderse lekeler sapa ve kozalara geçer. Hastalık nedeniyle kozalar açılamayıp dökülürler.
Hastalık tohumla taşındığı için mücadelesinde, hastalıklı tarlalardan tohum alınmamalı, ilaçlı tohum kullanılmalı,hasattan sonra bitki artıkları yok edilmeli, ekim nöbeti uygulanmalı ve aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.

Pamuk Zararlıları

Pamuk Yaprak Biti
pamuk
Bitki özsuyunu emmek suretiyle zarar verirler. Bitki gelişimi yavaşlar. Salgıladıkları şekerli maddeler üzerinde mantar sporlarının çoğalması sonucu fumajin oluşumuna neden olurlar. Yaprak altında kümeler halinde yaşarlar. Aşırı sulama ve azotlu gübre kullanımı çoğalmasını teşvik eder. Zararlının çok sayıda doğal düşmanı bulunmaktadır. Haftada bir yapılacak kontrollerle yaprak biti sayısı 25'e ulaştığında ilaçlama yapılmalıdır.

 

Beyazsinek
Bitki özsuyu ile beslenir. Bitki gelişmesini durdurur, bitkinin koza tutma kapasitesini düşürür. Yoğun olarak görüldüğünde mücadele yapılmazsa %60 'a varan verim kayıplarına neden olabilir. Mücadelesinde kültürel önlem olarak erkenci pamuk çeşitlerinin ekilmesi, aşırı sulama ve gübrelemeden kaçınılması, hasat artıklarının ve yabancı otların imha edilmesi gerekir. İlaçlı mücadelesi kontroller yapılarak yaprak başına 5 ergin veya 10 larvaya rastlanıldığında yapılmalıdır. İlaçlama aletine yaprak altı meme seti ilave edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Pamuk Yaprak Piresi
Bitki özsuyu ile beslenir ve koza oluşturma döneminden itibaren önem kazanır. Zararlının erginleri yan ve hızlı hareketleri ile tanınır. Zarar gören yapraklar önce sararır, sonra kırmızılaşır. Yoğunluğu artarsa yaprak ve tarak dökümüne neden olur. Koza oluşturma döneminde yapılacak kontrollerde yaprak başına 10 birey tespit edilirse ilaçlı mücadeleye geçilmelidir.

Kırmızı Örümcek

Bitkinin tüm aksamında beslenmekle birlikte daha çok taze ve kuvvetli yaprakları tercih ederler. Yapraklar üzerinde emgi yaptıkları yerlerde sarı noktalar oluşur. Daha sonra zarar gören kısımlar kızarır ve yaprak zamanından önce dökülür. Bulaşma tarla kenarlarından başlar. Tüm tarlaya yayılmamışsa zararlının olduğu alanlar ilaçlanmalıdır. Tarla geneline yayılmışsa bölgelere göre değişmekle birlikte Akdeniz Bölgesi için yaprak başına 5 bireye ulaşıldığında akarisitler ile ilaçlama aletine yaprak altı meme seti ilave edilerek ilaçlanmalıdır.

Yeşil Kurt

pamukpamuk

Ergini bir kelebek olan yeşil kutrun tırtılları başta taraklar olmak üzere generatif organlarda (tarak, çiçek, koza) beslenerek zarar verirler. Yeşil kurdun 3 nesli pamukta zararlı olmaktadır. Yapılacak tarla kontrollerinde 3 m 'lik pamuk sırasında ortalama 2 adet yeşil kurt görüldüğünde ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlamada yüksek etki elde edebilmek için her nesilde yumurtadan yeni
çıkmış larvaların çoğunlukta olduğu dönemde ilaçlama yapılmalıdır.

Pembe Kurt

pamuk
Ergini bir kelebek olan pembe kurdun tırtılları kozanın içine girerek koza içinde özellikle çiğitlerle beslenir. Kör koza oluşumuna neden olur. Larvalar çiçekte beslendiği için rozet (bohça) çiçek oluşumuna neden olur. Zararlı kışı kör kozalar veya çiğit içinde geçirdiğinden tohum ve tarla temizliği çok önemlidir. Pamuk hasadından sonra tarladaki saplar parçalanmalıdır. Delinte (havı alınmış) pamuk tohumu kullanılmalı, aksi taktirde çiğitler mutlaka fumige edilmelidir. Ülkemizde pembe kurt zararını önlemek için pamukta pembe kurt yönetmeliği bulunmaktadır. Burada belirtilen tedbirlere uyulması ve yukarda belirtilen kültürel önlemlerin alınması durumunda ilaçlı mücadeleye gerek yoktur.

 

Kesici Kurtlar
Pamuk bitkilerini çıkıştan itibaren 6-8 yapraklı oluncaya kadar keserek zarar verirler. Geç ekimlerde ve yağışlı geçen yıllarda zararları fazladır. Mücadelesinde tohum ilaçlaması yapılmalıdır.

 

  1. MÜNAVEBE

Toprak verimliliğinin sürekliliğini sağlayabilmek, pamuk üretiminde ortaya çıkan bazı sorunların (yabancı ot, zararlı, toprak yapısındaki bozulmalar) üstesinden gelebilmek ve ekonomik pamuk tarımı yapabilmek için münavebe zorunludur.

 

  1. HASAT

pamuk
Pamukta hasat zamanı, bölgelere, ekim zamanına, uygulanan kültürel işlemlere (sulama, gübreleme vb.), bitkilerin hastalık ve zararlılardan etkilenme durumuna ve pamuktan sonra ekilecek bitkinin ekim zamanına göre değişir. Elle pamuk hasadına kozaların % 60-70'ının açtığı dönemde başlanmalıdır. Ülkemizde pamuk hasadı bölgelere göre Ağustos - Ekim aylarını kapsayan dönemde yapılmaktadır. Hasadın sonbahar yağışlarından önce bitirilmesi gerekir. Hasat sırasında naylon torba ve gübre çuvalı kullanılmamalı, pamuklar bez torbalara konulmalıdır. Toplama esnasında pamukların yabancı madde ile bulaşmamasına özen gösterilmeli ve ıslak olarak toplanmamalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak:http://ciftci.ksu.edu.tr

Benzer Konular