Son Güncelleme:Cuma, 03 May 2013

'Kanatlı' sektöründe büyüme Avrupa'dan hızlı

kanatli.jpgTürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1990-2006 yılları arasındaki 16 yıllık dönemde kanatlı eti üretimindeki büyümenin dünyada yüzde 4,9 olurken, Türkiye'de yüzde 5,8 olarak gerçekleştiğini söyledi.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında, "Türkiye Kanatlı Sektör Raporu"nu açıklarken, Ramazan ayının ilk haftasındaki gıda fiyatları ve geçen hafta açıklanan fındık alım fiyatlarıyla ilgili değerlendirmede bulundu.

TZOB Danışma Kurulu üyeleri ve Birlik uzmanları tarafından dünyada ve Türkiye'de kanatlı sektöründe yaşanan gelişmeler dikkate alınarak, "Türkiye Kanatlı Sektör Raporu" hazırladıklarını ifade eden Bayraktar, raporun hazırlanmasında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve üniversitelerin de aralarında bulunduğu bazı oda ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin görüşlerinin alındığını söyledi.

Türkiye'nin kanatlı ürünleri üretiminin dünyadaki ortalama büyümeyi geçtiğini anlatan Bayraktar, 1990-2006 yılları arasında geçen 16 yıllık süreçte Türkiye'nin kanatlı eti üretiminin yıllık ortalama olarak yüzde 5,8 büyüdüğünü, buna karşılık dünya üretimindeki büyümenin yüzde 4,9'da kaldığını belirtti.

Yumurta üretimindeki büyümenin de dünya ortalamasının üzerinde gerçekleştiğini ifade eden Bayraktar, aynı dönem içinde Türkiye'de yumurta üretiminin yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyürken, dünyada büyüme oranının yüzde 3,5'te kaldığını kaydetti.

Kanatlı yemi üretiminde ağırlıklı olarak mısır, balık unu, tavuk unu, soya fasulyesi, soya fasulyesi küspesi, ayçiçeği tohumu küspesi gibi ham maddelerin kullanıldığını anlatan Bayraktar, bu ürünlerin de büyük bir kısmının ithal edildiğini söyledi.

Yem ve hammadde fiyatlarında düşüş beklenmiyor

Dünya'da bir çok yem ham maddesinin biyoyakıt üretiminde kullanıldığına dikkati çeken Bayraktar, yem ham madde fiyatlarının hızla arttığını, fiyatların kısa vadede düşmesinin beklenmediğini söyledi.

Karma yem fiyatındaki artışların da sektörü ciddi olarak tehdit ettiğini vurgulayan Bayraktar, etlik piliç yemi fiyatlarının 2006 yılında yüzde 1,2, 2007'de yüzde 30, 2008 yılının ilk üç ayında ise yüzde 16,9 oranında arttığını kaydetti.

Bayraktar, yumurta tavuğu yemi fiyatlarının da 2006 yılında yüzde 3,5, 2007'de yüzde 27,7 ve 2008 yılında ortalama yüzde 17 oranında arttığını bildirdi.

Kümeslerde kullanılan elektrik fiyatlarına 2008 yılında yapılan zamlar nedeniyle üreticilerin sıkıntı yaşadığını belirten Bayraktar, "Sektör, yüksek yem maliyetleri, kenenin yol açtığı talep daralması ve ihracat sıkıntısı gibi sorunlarla uğraşırken bir de bu sorunun eklenmesiyle iyice sıkıntıya girmiştir. Bu zamlardan kümeslerin muaf tutulması ve elektriğe uygulanan yüzde 18 KDV'de indirim yapılması üreticilerimizi rahatlatacaktır" dedi.

Kuş gribinin yaşandığı 2004-2006 yılları arasında kanatlı etinde toptan fiyatlarda azalma yaşanırken perakende fiyatlarda artışlar olduğunu anlatan Bayraktar, "Sektör ne kadar kriz yaşarsa yaşasın perakende fiyatların düşmemesi, perakende sektörünün krizlerden olumsuz etkilenmediğini göstermektedir. Toptancılar ise krizlerden olumsuz etkilenmekte, bu da fiyatlardaki düşüşle kendini göstermektedir" diye konuştu.

Üretim maliyetlerinin yüksekliğinin, kanatlı eti ihracatında rekabeti zorlaştırdığını ifade eden Bayraktar, Türkiye'deki canlı tavuk üretim maliyetlerinin AB ve ABD'nin üzerinde olduğunu kaydetti.

Düşük ihracat desteklerinin dış ticarette rekabeti zorlaştırdığını, AB'de ihracat desteğinin Türkiye'nin 33 katına ulaştığını kaydeden Bayraktar, bu desteklerin artırılması gerektiğini belirtti.

Bayraktar, AB'ye ihracat izninin bir türlü alınamamış olmasının da sektörü sıkıntıya soktuğunu, önünü görmesini engellediğini kaydetti.

Gübre, gelire dönüşebilir

Çevre kirliliğine yol açan tavuk gübresinin değerlendirilmesi için üreticilerin desteklenmesini isteyen Bayraktar, tavuk gübresini bitkisel üretimde kullanmak ya da biyogaz üretmek suretiyle önemli bir gelir kaynağına dönüştürmenin mümkün olduğunu söyledi.

Bayraktar, damızlık konusunda dışa bağımlılığın ülke için büyük risk oluşturduğunu, damızlık üretiminin yurt içinden sağlanmasına yönelik AR-GE yatırımları yapılması gerektiğini bildirdi.

Türkiye'nin Kuş gribiyle mücadelede başarılı olduğunu, bundan sonra da tedbirlerin elden bırakılmaması gerektiğini anlatan Bayraktar, şunları söyledi:

"Kuş gribi dünya kanatlı ticaretini etkilememiş, bilakis artmasına neden olmuştur. Avrupa Birliği'nin 2014 yılında kanatlı eti ve yumurtada açık vereceği tahmin edilmekte, Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirmelidir. Türkiye kanatlı sektörünün önünde gelişmeye yönelik önemli fırsatlar vardır. Örneğin, nüfusun sürekli artması ve kişi başı milli gelirdeki artış, ayrıca kırmızı et üretiminde yaşanan sürekli düşüş kanatlı ürünlerine olan yurt içi talebin büyümesine neden olabilecektir. Bunun yanı sıra, Türkiye'nin coğrafi konumu ihraç pazarını geliştirmesine olanak sağlayacak önemli bir faktördür. Ayrıca Türkiye'de özellikle hazır yemek sektörü ve süper-hiper market sayılarında önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu sektörlerin talepleri pazarın dolayısıyla artan talebe bağlı olarak üretim hacminin de büyümesine katkı sağlayabilecektir."

Fındık müdahale fiyatı

Karadeniz Bölgesi için çok önemli olan fındık müdahale fiyatı ve fındık alım politikasının bir haftalık uygulaması hakkında da görüşlerini anlatan Bayraktar, açıklanan fındık müdahale fiyatının, bir önceki yılın fiyatından yüzde 22 daha düşük olduğunu anımsattı.

Açıklanan fiyata Karadeniz Bölgesindeki çiftçilerin tepki gösterdiğini belirten Bayraktar, fiyat istikrarının sağlanamadığını, serbest piyasada fiyatın kiloda 1,6 YTL'ye kadar düştüğünü söyledi.

TMO'nun 50 randıman Giresun kalite fındığa verdiği kilogram başına 4 YTL'nin, tüccar da 2,5 YTL olduğunu belirten Bayraktar, fındık ve mısır fiyatlarının TMO'nun açıkladığı fiyatın çok altına düştüğünü, müdahalenin amacına ulaşmadığını savundu.

Tüccarın, TMO'nun açıkladığı fındık fiyatından memnun olduğunu ifade eden Bayraktar, "Tüccarın rakibi konumunda olan TMO, fındık fiyatı ve alım politikasını açıkladığında rahatsız olan tüccar değil, çiftçi olmuştur. Çiftçinin kara gün dostu olması gereken TMO, çitçimize dostluğunu göstermeyerek onu üzmüş, tüccarı ise mutlu etmiştir. TMO açıkladığı fındık politikasıyla çiftçiyi perişan etmiştir ve çiftçimiz tüccarın insafına bırakılmıştır" diye konuştu.

Bayraktar, fındığın dünya piyasalarındaki değeri, talep durumu ve üretim maliyeti dikkate alınarak TMO tarafından açıklanan fiyatın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Ramazan ve spekülatif artışlar

Bayraktar, birlikleri tarafından Ramazan ayında başta baklagiller ve pirinç olmak üzere bazı ürünlerde spekülatif fiyat artışlarının önlenmesi, fırsatçılık yapılmaması yönünde uyarılar yapıldığını, bu uyarıların belirli ölçüde etkili olduğunu, alınan tedbirler sayesinde ürünlerin aşırı derecede artmasının önüne geçildiğini söyledi.

Özellikle Ramazan ayında önemli fiyat artışları beklenen baklagillerden kırmızı mercimek, nohut, yeşil mercimek, kuru fasulyede marketlerde önemli bir artış gerçekleşmediğini ifade eden Bayraktar, Ramazan ayında bir takım stokçulara fırsat verilmesi gerektiğini yineledi.

Kaynak :Dünygazetesi

Yorumlar

  • Henüz hiç yorum yok
Yorum yapmak için oturum açın