Son Güncelleme:Cuma, 03 May 2013

Geçmişten ders almadık tüm ihracatımız tehlikede

tilac.jpgTarım ilacı ve gübre kullanımında yeterli bilgiye sahip olmayan, artan maliyetler karşısında ayakta kalmak için ürününü zamanından önce pazara çıkaran bilinçsiz çiftçi hayatımızla oynuyor.

Rusya'nın domates, patlıcan, üzüm, patates ve limon ithalatına kısıtlama getiren kararı, geçmişinden ders almayan Türkiye için sürpriz olmadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Lideri Putin'le yaptığı görüşmenin ardından, iki liderin ilgili bakanlıklara havale ettiği sorunda henüz bir gelişme yok. Tarım ürünlerinde standart dışı zirai ilaç kalıntısı bulunmadığını iddia eden Tarım Bakanlığı ise, laboratuvarlarını görmesi için davet ettiği Rusya Bitki Sağlığı Servisi'nin (RFBSS) yetkililerinden hala yanıt bekliyor.
Rusya ile aynı sorun aynı tepkilerle 2005'te de yaşandı. Başbakan Erdoğan, zirai ilaç kalıntıları nedeniyle getirilen ithalat yasağı için devreye girdi. O dönemin Tarım Bakanı Sami Güçlü yine Rus temsilcilerle görüşerek, yasağın kalkmasını istedi. O günlerde de yine bugünlerde olduğu gibi engellemenin "siyasi" olduğu iması Türk yetkililerin sarıldığı bir gerekçeydi.
'Sorun teknik değil'
Güçlü'yü bakanlıktan ettiği ileri sürülen krizle ilgili olayın muhataplarından Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil'le konuştuk. Pakdil'e göre sorun sadece teknik değil.
Rusya'nın kalıntı var dediği ürünlerin dünya standartlarında olduğunu belirten Pakdil, laboratuvarlarda son teknolojilerle kalıntı analizlerinin yapıldığını anlatıyor ve "Avrupa Birliği 800 analizi yeterli sayıyor, biz yılda 9 bin analiz yapıyoruz. 2007 sonuçlarına göre yüzde 1 kalıntı bulduk. Bu oran Avrupa'da yüzde 4" diyor.
2005'te yaşanan sorunun 2008'de neden tekrar ettiği konusunda ise Pakdil'in yorumu şöyle: "Rusya, 2005'te ürünü doğrudan karantinaya alıyordu. Standartlarını ise ancak 2006'da öğrenebildik. 'Bu değerlere uyacaksınız' dediler. Biz de Rusya için 11 laboratuvar yetkilendirdik. Hiç birinde standart dışı kalıntı bulunmadı. Ancak Rusya'nın standartları Avrupa ve dünya ölçülerine göre çok yüksek. Bizim uyguladığımız standartlardan daha düşüğü olmaz. Ancak organik ürün yiyebilirler."
Çiftçiye kontrol geliyor
Yurtiçindeki telaşı ise abartılı bulan Pakdil, "Analizlerimizi hassas aletlerle yapıyoruz. İlaçlı domateslerin yurtiçine verildiği doğru değil. Rahatlıkla domates tüketebilirsiniz" diyor. Ancak hemen ardından eklediği şu bilgiler korkmakta pek de haksız olmadığımızı gösteriyor: "Tabii ki Türkiye'de yanlış ilaç kullanımı gibi bir sorun var. Çiftçi kendine göre üretim yapıyor. Küçük ölçekli tarım yapılıyor. Bu da takibi zorlaştırıyor. 2008 içinde pilot olarak halen uygulamakta olduğumuz yeni sistemi devreye sokacağız. Bu Rusya için değil, yurtiçindeki tüketici için. Zaten domatesin sadece yüzde 6'sı ihraç ediliyor. Çiftçi bundan sonra tüm üretim aşamasını kayıt altına alacak. Hangi ilacı, hangi gübreyi ne zaman kullanmış defterine yazacak. Biz de denetleyeceğiz."
Bu koşullarda Pakdil ve Tarım Bakanı Mehdi Eker'in tüketiciyi rahatlatmaya çalışması havada kalıyor. Tarımın ihmal edilmesinin faturasını ağır ödüyoruz. Tarım ilacı ve gübre kullanımında yeterli bilgiye sahip olmayan, artan maliyetler karşısında ayakta kalmak için ürününü zamanından önce pazara çıkaran bilinçsiz çiftçi hayatımızla oynuyor. Çiftçiyi kendi haline bırakırsanız olacağı da bu. Paranız varsa tek çare organik ürün. Onu da bulursanız!
Rusya defalarca uyardı  Türkiye hassas olamadı
Türk-Rus İş Konseyi Başkanı Turgut Gür, sorunun yaşandığı bugünlerde Rusya'da. 2005'de yaşanan krizi de yakından takip eden Gür, Rusya'nın yaş meyve ve sebze ithalatı konusunda birkaç aydır uyarı yaptığını vurguluyor. Karma Ekonomik Kurul Toplantısı'nda da konunun gündeme geldiğini belirten Gür, şunları söylüyor: "Rusya, 'tarım ürünleri üzerinde normalin üzerinde zirai ilaç artığı tespit ediyoruz' uyarısını defalarca yaptı. Önlem alınmayınca da yasakladı. Rusya, halkına ilaçlı ürün yedirmek istemiyor. Türk yetkililer ise uygulamanın siyasi olduğunu ima ediyor. Hayır, siyasi değil. Rusya'nın 225 milyar dolar ithalatı var. 500 milyon dolarlık ithalat için neden siyasi tavır alsın. Daha önce de oldu. Hassas olmamız lazım. 'Türk ürünleri ilaçlıdır' imajı oturursa ihracat tümden darbe yer. Arkasında birşey aramak yerine çözüm aramalıyız."
Gür, domates için Başbakan Erdoğan'ın Putin'le görüşmesini ise şöyle yorumluyor: "Başbakan Putin'i domates için arayacağına giderek soğuyan ilişkiler için arasın. Ekonomik ilişkiler konusunda 500 milyon dolarlık değil 30-40 milyar dolarlık ihracatı konuşsun. Büyük düşünsün. Fransa, İtalya, Almanya 30-40 milyar dolarlık paketler için görüşüyor."
http://www.referansgazetesi.com/

Yorumlar

  • Henüz hiç yorum yok
Yorum yapmak için oturum açın